geceler uzun. her dakika beni ayrı bir dehşete düşürüyor; her yanım, her yanım sancıyor İnsanlar benim için kaygılanıyorlar. bense bunu engellemek istiyorum. ama insan kendi kaderini değiştiremezken, başkalarının kaygılanmasını nasıl engelleyebilir ki? şafak hep çok uzaklarda. şafağın atmasını mı arzuluyorum, yoksa asıl istediğim gecenin daha da derinine mi dalmak, bilmiyorum. evet, belki de aslında herşeyi bitirmek istiyorum.
yaşam, üstüme böyle varmakla gaddarlık ediyor bana. bu oyunda kağıtları daha iyi dağıtmalıydı. payıma çok kötü bir el
düştü. bedenimde kara bir tarot var.
yaşam, belleği icat etmekle gaddarlık etmiş. en eski anılarını
ayrıntılarıyla içlerinde taşıyan ihtiyarlar gibi, ölümün kıyısına gelmişken belleğim, güneşin çevresinde dönüyor ve neleri aydınlatmıyor ki o güneş. her şey mevcut, hiçbir şey yitmemiş. tıpkı,
size daha da canlılık verecek, içinizi acıyla zonklatan gizli bir güç gibi: hiçbir gelecek olmadığının kesinliği karşısında geçmiş büyüyor, kökleri genişliyor, bendeki her şey bir köktabaka halinde,
renkler her tabakada saydamlaşıyor, en ufak görüntü mutlaklaşma eğiliminde, yürek kreşendo atıyor.
ama resmetmek, tüm bunları resmetmek artık olanaksız