Hoş geldin yeni yaşım ....
Bugün, bir yaş daha kattım ömrümün geri kalanına. Su misali deyimi bazen hafif kalıyor ve ömür denilen yolda zaman gittikçe daralıyor. Zamanı eritip şekillendirirken hayat, ben bu yaşıma ne ara geldiğimin bile farkında olamadım.
Her yeni yaşıma umutla başlangıç yapar, her yaşımdan bir şeyler katarım heybeme. Bu bazen pişmanlıktır, bazense iyi ki… Her yaşımdan öğrendiklerimi yeni yaşıma adapte edebildiğim zamanlar da oldu etmeye çalıştıklarım da… Ama hiçbir yaşımdan umutlu olmadığım kadar umutluyum bu yaşımdan. Yaşımdan dediğime bakmayın yılların haneme kattığı sayı sadece bir araç, umudum Allah’tan..
Bunca yıllık hayatım, çiçek bahçesinden ibaret olmasa da tohumlar ekiyorum bu ömür kervanımdaki bahçeme. Ve biliyorum ki günü geldiğinde o şükürle sulanan çiçeklerin kokusu saracak etrafımı. Güzel şeyler zamanla yarışır. Zaman uçsuz bucaksız bir okyanus gibi görünse de bir kaşık sudan ibarettir aslında. Bu bir kaşıklık dünyada, yaşadığım güzel anılarımın üzerine yaşayacağım daha güzel hikayeleri merak ederek adım adım yürüyorum yarınlara.
Her halde kitabın dizi olduğunu ve hali hazırda internete düştüğünü ve 18 Şubatta da Netflix'de yayında olacağını duymayanınız kalmamıştır. Duymadıysanız da ben söylemiş oldum :)
Dürüst olacağım bu kitap dizi olmasaydı bu yıl okuyacaklarım arasında olmayacaktı ama iyiki okumuşum. Ba-yıl-dım...
Roman Bronwyn, Nate, Cooper, Addy ve Simon adlı
Sen benim misafirimsin
Hiç beklemediğim bir anda
Kalbime geldin benim
Zaman seninle o an
Durdu benim için
Seni gördüğüm an
İçimde çiçekler açtı
Neşe kaynağım oldun benim
Obeah biraz gıcık ama tatlı
https://1000kitap.com/Angelofdeathhh canımsın
https://1000kitap.com/Minminhoho beni takipten çıkmışsın
https://1000kitap.com/_drewbrucemarshall_ baksen yeni geldin aklıma seni de çok seviyorum
Papatyaşk papatyamm
https://1000kitap.com/doomedtomisery (seni bilerek en sona yazdım :))
Portuga’ nın Bızdığı ; Zeze
Henüz 5 yaşında olmasına rağmen, yaşıtlarına göre daha hassas, olgun, zeki olan çocuk .
Ailesi ve hatta mahallesi tarafından yaramaz olarak adlandırılmasına rağmen aslında sadece anlaşılmadığı insanlara karşı yaramazlık yapan çocuk . .
Öğretmeni ve Portuga’ya karşı gayet sakin tavırlar sergileyen çocuk . .
Çok çocuklu bir ailede sondan bir önce doğan, okuma - yazmayı kendi kendine sökecek kadar Zeki, kendinden daha fakir olan sınıf arkadaşı Dorotilia ile kremalı çöreğini paylaşacak kadar Yardımsever, evlerinin bahçesindeki küçük şeker portakalı fidanı ile arkadaş olup, konuşacak kadar Hayalperest, yolda buduğu siyah bir çorabın içini doldurup, misina bağlayarak hareket ettirecek kadar Yaratıcı Çocuk . . . ZEZE.
Daha 5 yaşında kendisinin doğmasını hata olarak görebilen, o yaşında kendini trenin altına atıp intihar etmeyi düşünecek kadar incitilmiş çocuk . . .
İyiki hayatının küçük bir kesitinde dahi olsa şefkatli, sevgi dolu bir yüreğe denk geldin BIZDIK. İyiki tanıdım seni.
Umarım hiçbir çocuk senin gibi ağır bir çocukluk geçirmez. Duygulu okumalar diliyorum herkese.
“ Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum . Acı çekmek bayılana kadar dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey. “ ( syf.169 )
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,9bin okunma
Çok uzak bir zaman değil bir kaç ay önce sana günaydın dediğimi ve haftalarca cevap gelmediğini. Ve haliyle haftalarca gün-aydın olmadığını hatırlarım tabi. Birde şimdi hiç beklemediğim bir anda. Aslında hep bekleyince beklemek normalleştiği için hiç beklemediğim diyorum. Öyle bir anda işte.. Dünyanın en güzel günaydınıyla geldiğini bana.. Nereye
Seni düşünmek,
Uçurumun kıyısında yürümek gibi
Her yer uçsuz bucaksız,
Ayaklarım yere basmaz,
Başım bulutlarda gezer oldu
Kalbim pır pır...
Korksaydım düşmekten
Nasıl hissederdim seni,