Ülkesi olmayanların ülkesi.....
Bir toplumun inançlarını, geleneklerini, kültürlerini ve dilini yok edip onları kendi diliyle asimilasyona ugratmak büyük bir katliam...
"Varlığımızı niçin kabul etmiyorsunuz? Bizi niçin rahat bırakmıyorsunuz, neden hep bizi değiştirmek istiyorsunuz?"
Bu cümle kulaklarımi bi hayli çınlatiyor ve beni yaralıyor.
Acı, hüsran, çaresiz kalmış bir halk.
Kendilerini ifade edemeyen, kendi ağıtlarını dile getiremeyen, acılarını, sevinçlerini yaşamayan bir halk...
Annem hep der ki;
"Bir insanın kendi dilinde sevip sevilmesi lazım, kendi kültürüyle, geleneğiyle yaşaması lazım. O zaman o insan mutlu olur ve kendi topluna mutluluğu,huzuru sağlar. Galiba ANNEM 'de bu hikâyeyi duymuş yada okumus olabilir. CANIM ANNEM...
Ama görüyoruz ki kevok, jir, renas ve niceleri yaşayamıyor....
Geç de olsa Baz'da kendini tanıyor nereden geldiğini nereli oluğunu ve kim olduğunu.....
Yarım kalan aşkları, mücadeleleri, umutları, sevdaları, hayalleri ve yaralı,çaresiz, kırgın yürekleri....
Kalemine, hayal gücüne, anlatım biçimine bayıldım...
Kitaba gelince mükemmelin ötesi bir kitap olmuş...