Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yavrum küçücüktü, daha üç aylıkken yanımda götürüyordum göreve. Komiser beni göndermek zorunda kaldığı için ağlardı . .. Şehirden ilaç getirirdim, sargı bezi, serum ... Bebeğin kollarının bacaklarının arasına koyar, kundakla sıkıca bağlar, getirirdim. Ormanda yaralılar ölüyordu. Gitmek zorundaydık. Mecburen! Başka kimse geçemiyordu, sızamıyordu şehre, her yerde Alman polis noktaları, bir tek ben geçebiliyordum. Çocukla. Kundaklar içinde ... Itiraf etmesi bile korkunç geliyor şimdi . . . Ah, ne zor! Ateşi çıksın diye tuzla ovardım vücudunu, ağlardı çocukcağız. Kıpkırmızı olurdu, her yeri dökümüyle kaplanır, bağırır, yırtınırdı. Polis noktasında durdururlardı. "Tifo, tifo ... " derdim. Bir an önce gideyim diye kovalarlardı: "Weg! Weg!" .. Tuzla ovardım evet, sarımsak koyardım. Bebeğim minicikti, emziriyordum daha. Polis noktalarını geçip ormana girince hüngür hüngür ağlardım. Bağıra bağıral Öyle acırdım bebeciğe. Bir-iki gün sonra tekrar giderdim ama .
Marc kendisinde de olduğunu tahmin ettiği deliliğin izlerini anlamak amacıyla kadının yüzüne dikkatle baktı. Ama çoktan uçup gitmiş olan bir güzelliğin izlerinden başka bir şey göremedi. Emma'nın bir zamanlar çekici bir kadın olduğunu anlamaya başlamıştı. Sonra ne olduysa önce duyguları , sonra da vücudu raydan çıkmıştı.
Reklam
Sherrie'den Monologlar
"Gergin ve sinirli bir kadın olan Lois'in hep sorunları olurdu. Sherrie her zaman Lois'in yanında olmaya, ona destek olmaya çalışırdı. Ancak Lois asla Sherrie'nin ne yaptığını sormazdı. Sherrie kendi dertlerinden bahsettiğinde, Lois ya konuyu değiştirir ya da bir yere gitmesi gerektiğini söylerdi. Yıllardır onu dinliyorum, yardımcı olmaya çalışıyorum, tavsiyelerde bulunuyorum. Bütün bunların bir faydası dokunsaydı, yaptıklarımın bir kıymeti olurdu. Ama Lois hâlâ yirmi yıl önce yaptığı hataların aynılarını yapıyor. Bunu neden kendime yapıyorum? Güvenilir... dürüst... vefalı, diye düşünüyordu Sherrie. Benden bir şey isteyen insanlar hep beni böyle tanımlıyor. Sanki iyi bir eşeği tanımlar gibi. Hassas olmaya çalışıyorum ama hep eziliyormuşum gibi geliyor."
Savaş bittiğinde üç İsteğim vardı: İlki - nihayet karın üstü sürünmeyi bırakıp onun yerine troleybüsle gezmek; ikincisi - bir beyaz ekmek alıp hepsini yemek; üçüncüsü- beyaz bir yatağa girip uykumu almak, gıcır gıcır çarşafların üzerinde. Beyaz çarşafların ...
- Kim erdemli bir kadın bulduğunu söyleyebilir? Çünkü onun değeri yakutunkinden de yüksektir...
Sayfa 316 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna Güler
- Annem trenin yanına geldi koşarak ... Sert kadındı. Bizi hiç öpmez, asla övmezdi. İyi bir şey yaptıysak şefkatli bakışlarla süzerdi o kadar. Ama bu kez geldi, tuttu başımı, öpüyor, öpüyor. Gözlerimin içine bakıyor... Uzun uzun ... Annemi bir daha hiç göremeyeceğimi o an anladım. Hissettim ... Her şeyden vazgeçip, sırt çantamı teslim edip eve dönmek istedim. Acıdım herkese ... Nineme ... Küçük erkek kardeşlerime ... O sırada müzik çaldı . .. Emir: "Açıl!! Vagonlara bin! .." Uzun süre el salladım ...
Reklam
Onu okumak gerekirse, kafasında bir kadın şablonu var ve yalnızca gurur duyacağı kadınlardan hoşlanır...
Bizim ülkemizde kadın olmak böyle bir şey işte: Yakanda adınla,kimliğinle,kişiliğinle değil; "namusludur" etiketiyle gezmek zorundasın.
Erkek çocuk doğuran bir kadının sütü, kız çocuk doğuran diğer bir kadının sütünden daha yoğun, binnetice ağırdır. Bu gerçeği, ilm-i ledün deryâsı Hazret-i Ali (kerremallâhu vecheh) biliyor olmalıymış ki, O’nunla ilgili şöyle bir vak’a anlatılır: Bulunmuş bir erkek çocuğa iki kadın sahip çıkmış ve çocuğun kendilerine âidiyetini iddiâ etmiş. Bu süretle doğan ihtilâfı halletmek üzere bunlar Hazret-i Ali ’ye müracaat etmişler. O, her iki kadının da kendi sütünden birer fincan dolusu getirmelerini emretmiştir. Sonra bunlardan birine bir boya katarak ikisini bir bardağa dökmüş. Boya karışmış olan sütün dibe çökmesiyle erkek çocuğun o sütün sâhibesi olan kadına verilmesine hükmetmiştir. Sorulduğunda da erkek çocuk doğuran kadının sütünün daha ağır olacağını, bu sûretle boya karıştırılmış sütün dibe çökmesiyle ortadaki sahipsiz çocuğun o sütün sâhibesi olan kadına âidiyetine hükmettiğini bildirmiştir.
Sayfa 25
- Eve döndüm. .. Herkes hayatta ... Annem herkesi kurtarmış: dedemle ninemi, kız ve erkek kardeşlerimi Ben de döndüm ...Bir yıl sonra babamız geldi. Büyük ödüllerle döndü babam, ben de bir nişan, iki madalya getirdim. Buna karşın aile içinde en büyük kahramanımız hep annemdi. Herkesi kurtaran oydu. Aileyi, evi. .. En korkunç savaşı o vermişti. Babam, annemin önünde böbürlenmenin yakışık almayacağını düşündüğü için nişanlarını, nişan remizlerini asla takmamıştır. Ayıp, derdi. Annemin hiç ödülü yoktu çünkü ...Hayatta kimseyi annem kadar sevmedim ...
Reklam
- Köyüme döndüm ... Evimizin önünde çocuklar oynuyor. "Benimki hangisi acaba?" diye düşünüyorum. Hepsi aynı. Saçlarını koyun kırpar gibi, kat kat kırpmışlar. Tanıyamadım kızımı, "Lyusya hanginiz?" diye sordum. Baktım, çocuklardan biri, uzun gömlekli, fırlayıp eve doğru koştu. Kıyafetlerine bakıp kız mı erkek mi ayırt etmek de zor. Yine sordum: "Lyusya hanginiz bakayım?" Parmakla gösterdiler, "şu giden" gibisinden. Böylece onun kızım olduğunu anladım.
Savaşta bütün ailemi kaybettim. Savaş bitti ama bekleyecek kimsem kalmadı ...
Baharı çok severdim. . . Vişnelerin çiçek açmasını ve leylak çalılarının önünden geçerken burmuma dolan kokuyu ... Üslubum sizi şaşırtmasın, şiir yazardım ben. Şimdiyse baharı sevmiyorum. Aramıza, tabiatla arama savaş girdi. Faşistleri memleketim Jitomir'de ilk gördüğümde vişneler çiçek açıyordu ..
Michelangelo'nun Davud'undan ayrılamıyordum, erkek bedeninin güzelliğini böyle bir yücelikle gösterenin bir kadın değil de erkek olması, canımı acı verecek denli derecede şaşırtıyordu. Bu, kadınların tahakküm altında olmalarıyla açıklansa bile, bir şey sonsuza dek kaçırılmış gibime geliyordu.
152 syf.
·
Puan vermedi
Güzel bir duygunun romanı
Acımak'ta, görevine bağlılığıyla tanınmış bir ilkokul başöğretmeni olan Zehra Hanım'ın trajik serüveni dile getiriliyor. Doğruluk, temizlik, fedakârlık hastalığı, onda insanlığın en değerli yeteneğini öldürmüştür: Acımak yeteneğini. Duygusal, geniş ruhlu bir kadın. Güzel, doğru, temiz şeyleri çılgınca seviyor. Ama zaafa, düşkünlüğe ve çirkinliğe acımıyor. Yapılmış bir kötülük için hiçbir gerekçe tanımıyor ve acımadan söküp atıveriyor. Uzun zamandır ilk defa bu kadar çok etkilendiğim, şaşırdığım ve ters köşe olduğum güzel bir duygunun romanı. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılap Kitabevi · 200239,3bin okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.