Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu günümün kitabı hakan günday dan piç olsun,kahveler doldurulsun !
Aylak adam!… İnsan, yaz gelince kışın soğuğunu, kış gelince yazın sıcağını çarçabuk unutuverir ama her ikisi de geri döner, kendini hatırlatır. Biri dağa, diğeri denize bakan iki pencere arasındaki esintiyi almak için yastıkları yatağın ayak ucuna taşıdım, ama esinti yok. Dışarıdan içeriye ağustos böceklerinin sesinden başka bir şey
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kopuk sayfaları sararmış bu eski kitabı görünce çok sevindim. Aziz Nesin’in bu kitabını hiç duymamıştım bile. ( Cahil ! Biz biliyoduk! Cahil ! Biz biliyoduk! Deme boşuna inanmam, koskoca sitede sadece 20 kişi okumuş…) Kitap hakkında hiçbir araştırma yapmadan, Aziz Nesin kitabı sonuçta ne anlatıyorsa güzel anlatıyordur deyüp; görücü usulü
Poliste
PolisteAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2016100 okunma
Doğada hiçbir şey yokolmaz, hiçbir şey de yoktan varedilemez. Lavoiser
Kahveyi uzun süre sadece Araplar kullanmışlardır. Onun Suriye, Mısır, İran ve Hindistan'a yayılması bir yüzyıl sonradır.
Kahve Türkiye'ye, İstanbul'a 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman çağında gemilerle getirilir. Fransa'ya (Marsilya'ya), 1653'te girer ama 1669'da kullanılmaya başlar. O yıl Paris'lileri kahveye alıştıran Türk elçisi Süleyman Ağa olur. Birkaç yıl sonra bir başka Türk elçisi (Mehmet Ağa) onu Viyana'ya kabul ettirir. Oradan da bütün Orta Avrupaya yayılır.
Reklam
İstanbul'da ilk kahvehaneler ise 1555 yılında açılmıştır. Peçevi, o yıl İstanbul'a Halep'ten Hakim adında bir herif, Şam'dan da Şems adında bir zarif geldiğini yazar. Bunlar Tahtakale'de birer büyük dükkan açıp "kahvefüruşluk"a başlamışlardır.
İsveç'in İstanbul Elçisi (1782-1783) İgnatius Mouradja D' Ohsson da tarihçi Ahmet Efendi'ye dayanarak kahveyi bir şazili dervişinin Arabistan'daki Moka'da 1258 yılında bulup ortaya çıkardığını yazar. Tekkesinden kovulan ve Kuh-ı Esad'a sürülen bu derviş, o kuş uçmaz kervan geçmez yerde, açlıktan bitkin bir halde dolaşırken, bütün o bölgeyi kaplayan bir çeşit ağacın meyvalarını kaynatıp içmeyi dener. Üç gün yalnız bu suyla yaşar. Bu sırada arkadaşlarından ikisi, onun halime üzülerek kendisini bulmak ve ona yardım etmek için sürgün yerine gelir. Nedir, bunların ikisi de uyuza yakalanmışlardır. Dervişinin yaşamını borçlu olduğu içeceği merak edip tadarlar. Kokusunu çok beğenirler. Orada kaldıkları sekiz gün boyunca hep ondan içerler, sekizinci günün sonunda hastalıklarından kurtulduklarını görünce iyileşmelerini bu içkiye yorarlar.
208 syf.
·
Puan vermedi
Beyaz zambaklar ülkesinde kitabı ve yazarı için söylenecek yazılacak o kadar güzel şey var ki! Bazı şeyleri insan öğrenince neden daha önce bilmiyordum ki diye söyleniyor. Bu kitap benim için günlerce neden daha önce okumadam diye kendi kendime söylendiğim kitap oldu. Kitap Finlandiya’nın tarihini anlatıyor. Bu ülkenin sefalet, yoksulluk ve hastalıkların insanları bataklıktan çıkıp nasıl medeni eğitimli ahlaklı hale geldiklerine okurken şahit olucaksınız. Doğal zenginliklerden yoksun, kıraç göllerle, bataklıklarla dolu bir ülke. Alkolik insanlarla, ağzı küfürlü, fuhuş bataklığına düşmüş insanlarla dolu. Ücra köylerde insanlar hastalıktan, sefaletten, bakımsızlıktan ölüyor. Ve bir avuç gönüllü aydınla başlıyor her şey. Askerden din adamına, öğretmenden doktora herkes omuz omuza veriyor. Gönüllüler valizlerine umut doldurup ülkenin her bucağına en küçük köyüne yayılıp yaşlı genç çocuk ayırt etmeden insanları eğitiyorlar. Ülkenin her yerinde artarak çoğalıyorlar. Bir kişiden ne olur demiyorlar. Köyler, evler, kahveler, askeri kışlalar her yer okul oluyor. İşgal altından çıkıyor ve 60-70 yılda ileri ülkelerle yarışır hale geliyor. Eğitim seviyesinde dünyanın sayılı ülkelerinden. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrilmiş. Başkomutanımız Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuş. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretmiş. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi görmüş ki Kuran-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap haline gelmiş.
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201799,4bin okunma
Günaydınlar Efendim....! Keyifli bir pazar günü diliyorum.. Merak etmiyor sunuz ama biz çalışıyoruz... Bilin istedim...! İlk kahveler içildi.. İkincileri içiyoruz.. Hep birlikte içelim, keyfi katlansın.. Güne
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
ile başladık? Nasıl mı? Sabah çalıştığım yerde bulunan kitabevine gittim. Sabahın köründe gidince tabi mağazayı birlikte açtık. :) Arkadaşımla iki dakikalık konuşma evresinden sonra
Kör Baykuş
Kör Baykuş
ve
Hacı Aga
Hacı Aga
'yı verir misin dedim.. Emin misin dedi? Neden dedim, Kör Baykuş'a demediğini bırakmadı eheheh :)) Okuyanlar bilir, ince ama zor bir kitaptır.. Çoğu okur, 2 3 defa okuyup zor anlamıştır kitabı. Arkadaşım da okuyup Sadık Hidayet'i kara listeye alanlardan, dediklerini buraya yazamam ama çok güldürdü beni. :)) Aslında bende okumayacaktım ama https://1000kitap.com/Nordavind Abim'in güzel incelemesi ve yazarı sevmesinden kaynaklı bir şans daha verip Hacı Aga'yı aldım. :) Kör Baykuş'u ise hediye etmek için aldım.. İnce ama sıkı bir hediye olacak! Sonumuz hayr olsun..!!! Bu da böyle bir anımdı.. :) Günün şarkısı'nı hemen şuraya iliştirelim; youtu.be/7z9wd9bS1FM "Hayat, soğuk kayıtsız, herkesin maskelerini çeker alır zamanla; maskeleri de hani çoktur herkesin." ~Sadık Hidayet, Kör Baykuş Keyifli bir pazar diliyorum...! Sağlıcakla kalın..!
368 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.