Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Söylenir ve yarım kalır bütün aşklar yeryüzünde bir kaktüs bol sudan nasıl nasıl çürürse öyle” Turgut Uyar
Aradan geçen zaman da hep aynı soru kurcaladı kafamı: Acaba o zamanlar delirmiş miydim?... Bütün o zamanı bir tımarhanede falan mı geçirmiştim?... Belki de hala ordayım!.. Belki de gerçekten kötü bir düş, bu!.. Yazıların bulunduğu defteri kapattım. Okuduklarım, aklımdakileri tekrar depreştirmişti. Şimdi yalnızdım, tıpkı çöldeki bir kaktüs gibi. O çölde, ben bu iç karartıcı kentte... Geleceğimle ilgili şeyler düşünüp planlar yapmak yerine, geçmişte beni içine alan döngü ve sonra bir kenara atan kasırganın etkisi altında yaşıyordum hâlâ. Arada bir sanki o afetlerden kendimi kurtaramamış gibi hissediyorum tekrar bir yerlere fırlatılmayı bekliyorum... Kısa bir dönemde bu yaşadıklarımın bir özetini çıkarabilsem, belki kendimi toparlayabilir ve içinde bulunduğum bu ruh halinden kurtulabilirim.
Sayfa 117 - Akvaryum Yayınevi
Reklam
Çok iyi hatırlarım, çocukluğumda kurumuş bir kaktüs vardı, sulardım onu her gün. İyi bakardım yeşermesi için, ama her sabah buğday sarısı gördüğümde içim acırdı. Tek umut ettiğim şey onun yeşermesiydi. Birgün onun yavaş yavaş yeşerdiğini gördüm, yemyeşildi. Kırmızı bir çiçeği vardı. Çiçeğini elime aldığımda dikeni battı. Elimi kanatmıştı, çok ağlamıştım; çünkü o çiçek her uyandığımda çocukluk duygularımın arkadaşıydı. O günden sonra kaktüse bir daha bakmadım, korkmuştum. Yıllar sonra biraz da olsa anlamıştım, umut bir düşün başlangıcı bir düşün bitişiydi. Hayatın kuralıydı bu, sevmek bazen insanın canını yakıyordu.
Sayfa 15
Rima'nın artık bu dünyada sahip olduğu tek eşya üzerindeki pembecik entarisiyle pabuçlarıydı.
104 syf.
10/10 puan verdi
Savaş dili,dini,ırkı ne olursa olsun her yerde aynı .Acılar ortak dil.Kitabı okurken içim acıdı...
Kaktüs Çiçeğinin Sürgünü
Kaktüs Çiçeğinin Sürgünüİsmail Keskin · Hayykitap · 201576 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Baskan Yayınları bilim kurgu serisinin beşinci kitabı. Son zamanlarda okuduğum en güzel roman. Philippe adında bir tarihçi Mars'a araştırma için giden ekiptedir ve araştırma sırasında bir kaktüs üzerinden iki tomurcuk fırlayıp suratında patlar. En başta herhangi bir değişiklik yoktur ancak Fransa'ya döndüğünde işler değişir. Eski sevgilisi Gilda ile buluşan Philippe'i Gilda'nın kocası kurşunlar. Bu sırada Philippe Gilda'yı öpmektedir. Ölürler ancak iki gün sonra yeninden dirilirler. Sonradan o iki tomurcuğun iki adet marslı canlı olduğu ortaya çıkar. Çiftimizde düşünce okuma, teleportasyon, telepati gibi güçler oluşur. Ancak normal insanlara göre onlar artık mutanttır ve öldürülmesi gereken insanlardır. Mars'a giden ekipteki herkesin ve Philippe ile Gilda'nın yakalanması için bütün devletler işbirliği yapar. Acaba kurtulabilecekler midir? Mutlaka okunması gerekenlerden.
Mars’tan Gelen Ölüm
Mars’tan Gelen ÖlümPeter Randa · Baskan Yayınları · 198332 okunma
Reklam
hani benim övüncun nerede; akvaryumum, kanaryam üstüne titrediğim kaktus çiçeği? aldilar kitaplarimi sorgusuz....
Sayfa 123Kitabı okudu
Söylenir ve yarım kalır bütün aşklar yeryüzünde, bir kaktüs bol sudan nasıl çürürse, öyle..
200 syf.
5/10 puan verdi
Yazarın büyüklüğü ve düşünceleri tartışılmaz fakat Ahmed mithat rıfatov'un çevirmenliğini yaptığı kaktüs yayınlarından çıkan eserde çevirmenin ve yayına hazırlayanın yorumları hem okuyucuya hem de yazara büyük bir saygısızlık örneği olmuş. Keşke notlarına biraz daha dikkat edip daha objektif yazmaya çalışsalardı. Genelde bu tarz çevirilerde çevirmenlerin ve editörlerin yorumlarına alışığım ve oldukça yararlı olduklarını düşünüyorum. Fakat bu eserdeki anlamsız ve yanlı yorumlar kitaba ve okuyucuya bir terbiyesizliktir. Bu bir felsefe kitabı, ona göre hareket edilmeliydi.
Hayat Üzerine Düşünceler
Hayat Üzerine DüşüncelerLev Tolstoy · Kaknüs Yayınları · 19991,130 okunma
Ne zaman seni düşünsem / ne zaman, Ne zaman sen gelsen aklıma, İçimden havalanıyor kanadı kırık bir martı, Gelip konuyor uzaklarıma. Soluyor yaprakları saksıdaki çiçeğin. Ve ardından Susuyor keman, Bir ağacın yaprakları
Reklam
Çok iyi hatırlarım, çocukluğumda kurumuş bir kaktüs vardı, sulardım onu her gün. İyi bakardım yeşermesi için, ama her sabah buğday sarısı gördüğümde içim acırdı. Tek umut ettiğim şey onun yeşermesiydi. Birgün onun yavaş yavaş yeşerdiğini gördüm, yemyeşildi. Kırmızı bir çiçeği vardı. Çiçeğini elime aldığımda dikeni battı. Elimi kanatmıştı, çok ağlamıştım; çünkü o çiçek her uyandığımda çocukluk duygularımın arkadaşıydı. O günden sonra kaktüse bir daha bakmadım, korkmuştum. Yıllar sonra biraz da olsa anlamıştım, umut bir düşün başlangıcı bir düşün bitişiydi. Hayatın kuralıydı bu, sevmek bazen insanın canını yakıyordu. |Deli Çocuğun Güncesi, Özgür Bacaksız (Sayfa 15)
gece- gündüz esridin bir kaktüs yaprağında, gelmem yasaktı sana; ben uzaktan uzaktan..
kaktusten çicege
Bir zamanlar birisi vardı Allah'tan bir çicek ve bir kelebek diledi.Fakat Allah bunların yerine ona bir kaktüs ve çiçek verdi... Adam üzüldü... Bir zaman sonra kaktüs çicek açtıtırtıl kelebek oldu... İstediklerimiz her zaman ihtiyaclarimiz degildir.Bugunun dikeni yarinin cicegidir;bugunun bocegi yarinin kelebegidir... Allah secimi O'na birakanlara en iyisini verir...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.