Okullarımız ve üniversitelerimiz, gazetelerimiz ve kitaplarımız var; hem gökyüzünü hem de dünyayı inceledik, ölçüp biçtik, irdeledik, aklımızla anladık; ve hepsi insanları birbirlerini yok etmeye yarayacak silahlarla donatmaya yaradı! Adına Savaş diyor, geçiyoruz... bari sizler basmakalıp sözlerle ve geleneklerle beni geri çevirmeyin... benimle gelin, bana katılın... farkına varın! Mermilerle delik deşik,
patlayan bombalarla paramparça olmuş cesetleri görün! İnsan etini delen süngünün sesini duyun; acılı inleyişlerle çığlıkları duyun, öfke ve nefretle birer iblise dönüşmüş adamların acıyla buruşmuş yüzlerini görün! O et parçasına dokunun... nasıl da sıcacık ve titrek... az önce bir adamın vücuduna aitti! Kanların hâlâ buharları tütüyor; az önce bir insanın kalbi tarafından pompalanıyorlardı! Yüce Tanrım! Bitmiyor; sistematik, organize, önceden tasarlanmış bir şey bu! Ve biz bunu biliyoruz, okuyoruz, kanıksamışız; gazeteler yazıyor ama kapanmıyorlar; kiliseler biliyor ama kapılarını kapatmıyorlar; insanlar görüyor ama dehşetle isyan edip devrim yapmıyorlar.