Belki bilerek, belki de bilmeyerek, geldiğinizden beri çok üzdünüz beni. Ama artık öyle bir haldeyim ki, bugüne değin hissettiğim acıların dörtte birini bile kaldıracak gücüm kalmadı. Halime acıyacaksınız, değil mi? Yürekli bir erkeğin benim gibi hasta ve kederli bir kadından intikam almak yerine yapacağı çok daha asil şeyler olduğunu anlayacaksınız, değil mi? Buyurun, elimi tutun. Ateşim var. Hasta yatağımdan kalkıp ilgisizliğinizi istemeye geldim. Dostluğunuzu değil."
" Neye elini uzatsan taşa mı döner. Bırak dönsün. Demek ki senin için hayırlı değilmiş onlar. Elin kopmadı ya, yeni şeylere uzat. Daha farklı şeyler bul. Eskiyi bırak , geçmişe adımlama. Önüne bak. Yaran mı var, olsun. Böyle de güzelsin. Herkes gitti mi, gitsin. Sen varsın. Sen hâlâ sensin, seninlesin. Çiçeklerin mi soldu, solsun. Yenilerini ekeriz. Daha güzellerini. Düştün mü, düş. Ölmedin ya, kalkarsın elbet. Adım atmaya mecâlin mi kalmadı, otur bir köşeye. Dinlen. Tek başına direnmeye gücün mü yok, bana yaslan. Umudun mu tükendi, benimkini al. Korkuyor musun, arkama saklan. Üşüyor musun, ceketimi giy. Yine de neye elini uzatsan taşa mı döndü. Öyleyse kanatlarını kıranları taşla. kendi geleceğini değil. “
Borges in Kum Kitabı'nda Öteki hikayesini okuyunca kalktım inceleme yazdım iyi ki okumuşum ve beni Borges deki Öteki de Dosto nun Öteki kadar etkiledi anladım ki ben tüm Öteki anlatılarını seviyorum :-)))
~Öteki~, ilk önce benim keşfettiğim ve ortaya koyduğum en büyük, en önemli tip.~ diyen Dostoyevski, konusu St. Petersburg’da devlet memuru
-Aaaa şu kadının yaptığına bak. El kadar çocuk ne yapacak o kadar oyuncağı?
-Karışmayın siz.
...
-Ayol mevsimi değil. Ne diye alıyorsun o kadar meyveyi.
"..Canım neyi isterse söylerim ve şu anda canım deli gibi sizi çileden çıkarmak istiyor. Çünkü tam olarak hissettiğim şey bu. Gecemi mahvettiniz. Bana da sizinkini mahvetmekten başka çare kalmadı. "