Türkçülüğün öncü düşünürü ve Türk faşizminin en tutarlı ideoloğu Nihal Atsız, 1963’te yazdığı bir mektupta “Polatlı civarında iki Alman turiste yapılan canavarlık” hakkındaki bir gazete haberine değinir ve şöyle hayıflanır: “Doğrusunu istersen, bu olayda millî bir utanç ve rezalet var. Bu utanç ancak bu iki canavarın halk tarafında linç edilmesiyle temizlenebilir ama o haysiyet, o şuur, o kan, o gayret nerede?” Sanki medenî cesaret kavramını tersine çeviren bir eda vardır bu serzenişte. Toplum (daha doğrusu millet) olma vasfı, “şerefini” kanla temizlemeye hazır olma pervasızlığıyla sınanır. Faşist ahlâk, millî-toplumsallığın hayatiyetini, kandaş ilkel topluluğun güdü ekonomisini canlandırmakta bulur.