Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tevfik FİKRET/Hanı-yağma
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır; Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır! Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin,
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;  Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!  Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır... Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir Yiyin,
Reklam
Bilir misin sema nedir? Dostun ahvâlini görmektir. Lâhut perdelerinden Hakk’ın esrarını işitmektir. Bilir misin sema nedir? Hakk’ın aşkının darbesi önünde Başını top gibi yapıp ayaksız ve başsız koşmaktır. Bilir misin sema nedir? Nefis ile harbetmektir. Yarı boğazlanmış kuş gibi kanlı toprak üzerinde çırpınmaktır….. Bilir misin sema nedir? Şems-i Tebrizi gibi Kalb gözlerini açmak, envar-ı kuddüsü görmektir.109 “Bir kimse sema esnasında mâna burçlarında uçuyorsa melekler bile ona imrenirler. Yok, eğer bu kimse oyun, eğlence ve maskaralık adamı ise ruhundaki şeytan büsbütün kuvvetlenir.
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Tavsiye
Manyak bir katil eşinizin, dostunuzun ya da bir akrabanızın telefonundan sizi görüntülü arasa, telefonu açtığınızda o tanıdığınız kişiyi bir sandalyede çıplak ve bağlı bir şekilde görseniz ve katil size bir oyun oynamak istediğini söyleyip bir soru sorsa, bilemediğiniz takdirde sandalyedeki kişiyi vahşice öldüreceğini söylese ve işin daha da kötüsü sorduğu soruyu bilmiyor olsanız ne yapardınız ?
Kanlı Selfie
Kanlı SelfieChris Carter · Arkadya Yayınları · 2019280 okunma
Bunca işkence, kıyım, kayıp zaten "Gözümüzün önünde," zaten "bildik, tanıdık" olduğu için mi koku yetimizi yitirmiştik? Şimdi mi anlamıştık ölümün fiyat kırdığını, nicedir seri üretim me geçtiğini, sahnelenen kanlı oyun için hep figüranlar, insan bedenleri istediğini? O aldırışsız, unutkan, açgözlü bakışın hiç mi suç ortaklığı yoktur? Suskunlukla sarmalanmamış mıydı işkence çığlıklar, işitmediğimize inanalım diye?
Sayfa 49
“Oy balam, oy! Hafızan kökünden sökülüp alınanda, başına sardıkları deve derisi kuruyup büzülerek ceviz gibi beynini sıkıştıranda, o görünmez çember gözlerini kanlı yaşla dolduranda, Sarı-Özek’in dumansız ateşinde cayır cayır yananda, ölüm susuzluğundan çatlayan dudaklarına bir damlacık yağmur düşmedi! Oy balam oy! Can balam oy! Yeryüzüne hayat veren güneş, senin için kapkara bir yıldız oldu da bir damla ışık vermedi! Ondan nefret etmedin mi? Oy balam oy! Can balam oy! “Acı çığlıkların bozkırda yankı yankı yayılanda, gece gündüz Tanrı deyip yana yakıla gökyüzü boşluğuna seslendiğinde, dayanılmaz acılarla kıvrananda, kusmukların, pisliklerin, sidiklerin içinde boğulanda, balam oy, vücudun yıkılıp üzerine sinekler üşüşende, yavaş yavaş aklını yitirip gittiğinde, hepimizi yaratıp sonra da kendi hâlimize salıveren Tengri’ye son gücünü toplayıp isyan etmedin mi? Oy balam oy, Can balam oy! “İşkenceyle sakatlanan aklını karanlığın örtüsü yavaş yavaş kapladığında, zorla elinden alınan hafızan geçmişle bağlantısını koparanda, öz ananı dağ dibinden akan ve kıyısında oyun oynadığın derenin şırıltısını, kendi adını, babanın adını, sana utana utana bakarak gülümseyen kızın adını, aralarında büyüdüğün bacı-kardeş, hısım-yoldaş herkesin hayali gözünde silinende, seni karnında taşıyıp bu günleri göstermek için doğuran anana kargışlar okumadın mı? Oy balam oy! Can balam oy!..”
Sayfa 147 - Ötüken Yayınları
Reklam
İçlerini döküp ortak noktalarının olduğu biri hiçbir zaman olmamıştı.
Düşüncelerin gücünü görmüş ve hiç hoşlanmamıştı.
943 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.