Yüzyıllar boyunca besin maddelerini muhafaza etmek için tuzlama, kurutma ve tütsüleme gibi yöntemler kullanılmıştı. Gıdayı muhafaza etmede çok daha etkili yöntemlerin bulunmasına yönelik yapılan çalışmalar 17. yy.a kadar geri gider.
Nicolae Appert isimli aşçı, 1781 yılında Paris’te kendisine bir şekerci dükkanı açtı. Besinlerin saklanması konusuna ilgisinin artmasıyla birlikte kapalı şampanya şişeleri içinde gıdanın saklanması üzerine deneyler yapmaya girişti.
Daha sonraları Appert, metodunu şu şekilde tarif edecekti: ‘ilk önce saklamak istediğiniz yiyeceği şişeye ya da kavanoza koyarsınız. İkinci adımda, şişe ya da kavanozun ağzını azami dikkat göstererek kapatırsınız; burada işin püf noktası sızıntıyı önleyen araçta gizlidir. Üçüncü adımda, sıkıca hapsettiğiniz yiyeceğinizi ‘benmari usulü’ ile pişirmeye başlarsınız. Dördüncü adımda ise zamanı geldiğinde fazla geciktirmeden cam şişenizi pişirdiğiniz yerden çekip alırsınız.’ Appert kendisinden önce Boyle, Papin ve diğer bilim insanlarının çalışmalarından habersizdi. Bu nedenle metodunun niçin işe yaradığına dair net bir açıklaması yoktu. Bu durum, Fransız kimyager Louis Pasteur’ün 1860’larda bozulmaya yol açan etkenin mikroplar olduğunu açıklamasına kadar cevapsız kalacaktı.
Schrödinger’in kedisi zehirli sıvı içeren bir şişe ile
birlikte kapalı bir kutudadır. Kutuda ayrıca ne zaman
bozunacağı belli olmayan radyoaktif bir madde, örneğin uranyum vardır. Uranyum çekirdeği alfa parçacıkları yayarak bozunduğunda şişe kırılır ve kedi ölür. Kutunun dışında bulunan bizler için kedi % 50 ihtimalle
ölü, % 50 ihtimalle canlıdır. Kedinin akıbeti hakkında
tam bir hükme varmak için kutunun açılması (gözlem
yapmak) şarttır. Yani kedinin hem ölü olabilme, hem
canlı olabilme olasılığı vardır, ancak bu olasılıkların
gerçeklik kazanması gözlemle mümkündür. Bu durumun “gözlem yapana kadar hiçbir şeyin gerçekliği, varlığı yoktur” gibi felsefi boyutları olsa da, bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz konu başka: Eşyanın fiziksel
gerçekliğini değil, kuantum yasalarının fiziksel gerçekliğini sorgulayalım. Buradan yola çıkarak 2010 yılının
en iyi çalışmaları arasına giren deneyin yönteminden
ve bu tartışmalara kattıklarından bahsedelim.
Kuantum yasaları her yerde, her zaman ve her
ölçekte geçerli ise -ki evrensel bir yasadan beklenen budur- sadece kuantum ölçeğindeki kedi değil bildiğimiz kedi de aynı anda hem canlı hem ölü
olabilme özelliğine sahip olmalı. Kuantum yasalarının paradoks gibi görünen bu duruma nasıl olanak sağladığını anlamak için her şeyden önce kuantum fiziğinin olasılıklarla ilgili bir kuram olduğunu anlamamız gerekiyor.
BÖYLEDE ŞİİR YAZILIR MI....
Usta bana iki yürek arası
Biraz sevda sarıver
Ama, içinde acı olmasın.
Sosunu da mutluluktan sürüver
Tadı damağımda kalsın.
Yanına bir şişe de şarap aç
Sonra beni götürdüler.
Oyun oynayalım, dediler.
Daha önce bizi doktora götürdükleri için bakire raporumuz var. Bakire olduğumuz için önden bir şey yapamıyorlar. Ha bire arkadan.Şişe vardı, bilmem ne vardı. Şişeyi içinde patlatalım mı, yok getir kıralım falan. Bilmem hangi ülkede öyle yapıyorlarmış.Kırıyorlar mı ne. Şişe oyunu oynayalım vesaire ama
HESAPLAR BENDEN
Usta bana iki yürek arası
Biraz sevda sarıver
Ama, içinde acı olmasın.
Sosunu da mutluluktan sürüver
Tadı damağımda kalsın.
Yanına bir şişe de şarap aç
KAMÇATKA: HAYATTA KALMA MÜCADELESİ
Kamçatka, Rusyanın en ücra köşesinde yer alır ve Moskovadan uçakla on saatten fazla çeker. Petropsvlovsk-Kamçatskiy hattında çalışan uçaklar oldukça ilkeldir; bu uçaklar sizi anavatanımızın uçsuz bucaksızlığı ve halkımızın sdece çok küçük bir kesiminin Moskovada yaşadığı, burada kendi siyasal oyunlarını
Schrödinger kedisi” metaforu bu teoriyi sorunsallaştırıyordu. Kedi, içi zehir dolu bir şişeyle birlikte çelik bir kutuda kilitli bulunmaktadır. Şişe kırılırsa kedi anında ölecektir. Şişe, atomaltı parçacıkların tahmin edilemeyen davranışlarına bağlı olarak onu kıracak ya da kıramayacak bir alete bağlı durumdadır. Ancak kutunun dışındaki insan gözlemci için zehirin yayılıp yayılmadığını ya da kedinin ölüp ölmediğini bilmek mümkün değildir.
Metaforun esprisi kutu kapalı kaldığı sürece belirsizliğin devam edecek olmasıdır. Belirsizlik insan gözlemci için geçerlidir, ama kedi için değil. Şişe kırıldı mı? Kedi öldü mü? Bilim adamlarının bir parçacığın konumunu gözlemleyene kadar kestiremediği gibi kedi de kutu açılana kadar iki “süper pozisyona” sahiptir. Yani hem ölü hem de diridir. Ancak bu sonuç aynı zamanda yanlış gibi gözükmektedir. Zira sağduyu kedinin ya ölü ya da diri olabileceğini söylemektedir. Her ikisinin birden olması mümkün değildir.
Öykü fizikçiler arasında devam eden bir tartışmayı yansıtmaktadır. Atomaltı parçacıklar için kullanılan “süper pozisyon” kavramı kedi gibi gözlemlenebilir varlıklar için de kullanılabilir mi? Bu sorunun yanıtı yoktur. Bulmaca halen çözülememiştir.