Hayatımı değiştiren kitap!
Hayatımı değiştiren film!
Hayatımı değiştiren olay!
Ne çok duyuyoruz değil mi böyle cümleleri hayatta? Peki hiç canlı örneği ile karşılaştınız mı?
Yıllar yıllar önceydi. - Tamam o kadar yaşlı değilim kabul ediyorum.- Üniversite sıralarındaydım. Çocuk Edebiyatı dersimize giren hocamız "Güneşin Çocukları" diye
1)VENEDİK
İlk seyatimizde bize eşlik eden, sihirli kitabın cini, Seyyah Marco Polo'dan, ülkesinin gondolla gezilen kanallarını, renkli balo maskelerini, Venedik'in meşhur pizzasını, cam süs eşyalarını, Venedik'in tarihi atmosferini yansıtan Dükler Sarayı'nı, kulağa acayip geliyor farkındayım: Köpek Sarayı'nı, lezzetli dondurmalarını, Çan
“Siyasal bağımsızlık, adlî, ekonomik ve malî hayatımızı yok etmeye ve sonucunda yaşama hakkımızı ortadan kaldırmaya yönelmiş <Sevr Antlaşması> bizce YOKTUR!”
Mustafa Kemal Atatürk (1921 - Atatürk’ün S.D.I1I, s. 16-17)
*
Uyarı: *Spoiler olma ihtimali olduğu iddia edilen bilgiler olabilir. Bunu kabul ederek
Salvador Dali'li-Pablo Picasso'lu Kör Baykuş:))
Bir kitap, birden çok kimlik, tek kişi.
Beden, ruha bazen nasıl da yüktür. Anlatamaz kendini, tanımlayamaz. Herhangi birinin nasıl biri olduğunu anlatmaya başladığımızda fiziksel özelliklerin içine sığ bir duygu ve durum yüklemesi yaparız. Karamsar, çekingen, karmaşık... Peki kime göre? Neye
Havva Öztin Akarsu ın öykü etkinliği paylaşımını görünce, “Canıma minnet, ben de varım.” diyerek atılmıştım. Sonrasında tabii “Ne okusam?” sorusu zihnimde dolanırken, kitaplığımda bekleyen onlarca öykü kitabı davetkarca göz kırpıyordu yüzüme yüzüme. Bunlar arasında bakışlarımızın kesiştiği kitap ise Gülhan Tuba Çelik’in Evsizler Şarkı
Sonra beni götürdüler, Oyun oynayalım, dediler. Daha önce bizi doktora götürdükleri için bakire raporumuz var. Bakire olduğumuz için önden bir şey yapamıyorlar. Habire arkadan. Şişe vardı, bilmem ne vardı. Şiseyi içinde patlatalım mı, yok getir kıralım falan. Bilmem hangi ülkede öyle yapıyorlarmış. Kırıyorlarmış. Şişe oyunu oynayalım vesaire ama
Bize 21 Aralığın en uzun gece olduğunu öğrettiler de;
Hiç sancılarla uyuyan hastaların ızdırabından bahsetmediler.
Yavrusu kolunda son lokma yemeği yerken yüzü gülen annenin,
Gözyaşları içinde kaldığından,
Borçları gırtlağına dayanmış babanın
İpi elinde tutup ,
Ölsem mi kalsam mı mücadelesinden,
Kanserli hastaların ağır ilik ağrılarından
Zaman
Kararmış tahta masamızda bir şişe şarap,
Gecelerden bir gece bezginiz.
Üstelik adamakıllı sarhoşuz.
Ellerin, ellerimde..
İspanyol meyhanesinde bir kadın
Çığlık çığlığa şarkı söylüyor.
Belli yıkılmış bir kadın.
Hayli çirkin, hayli geçkin, ağlamaklı.
Zayıf, incecik elli, kalın dudaklı.
Sesi bir tokat gibi patlıyor kulaklarımızda;
Yüzümüz al al
Ekim Ayı Öykü Etkinliği
#139967416
BİLİNMEYEN BİR ROKETTEN GELEN MEKTUP
Adım Angelo, 15 yaşındayım. Filipinler ülkesinin Boracay adasında yaşamaktayım. Burası Filipin’de olan 7641 tane adadan biridir. Bir gün kumsalda geziyordum. Hoşlandığım kıza çok kızmıştım. Bana ilgi duyması için her şeyi yapmıştım ama bana