Kitabın konusu her zamanki gibi ezilen işçiler ve ezen kapitalist patronlar. Elma toplama mevsiminde günlükçü olarak çalıştırılan ve aldıkları para karınlarını bile doyurmayan işçiler, çareyi greve gitmekte buluyorlar. Aldıkları destekler sayesinde, başta direnişlerinden vazgeçmeseler de toprak sahiplerinin baskıları çok can yakıcı bir hal alıyor. Grev dişe diş, kana kan bir savaşa dönüşüyor. Ve kavga asla bitmiyor...
Yıllar boyunca emeği sömürülen, aç kalan, hatta açlıktan ölen güçsüz insanlar ile sömüren, emek vermeden zenginliğine zenginlik katan, yediğini yiyen yemediğini ihtiyaç sahibine vermeyip çöpe döken insanlar arasındaki kavga bitmiyor...
John Steinbeck tüm eserlerinde, insanlar arasındaki bu adaletsiz düzeni öyle mükemmel ve destansı bir şekilde işliyor ki her seferinde beni kendine hayran bırakıyor. Dünya’nın dört bir yanında acı çeken, açlık çeken, hastalıklardan; tedavi edilemediği için ölen insanlardan bir haber yaşarken hep birlikte; salgını, çaresizliği yaşadık. Ama hala kimse kimseyi düşünmüyor; kapitalizm de kavga da bitmiyor...