Art thou afeard To be the same in thine own act and valour As thou art in desire? Wouldst thou have that And live a coward in thine own esteem, Letting 'I dare not' wait upon 'I would,' Like the poor cat i' the adage?
Sayfa 24 - Act 1, Scene 7Kitabı okudu
“Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?” Roark da ona, “Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor,” diyordu. “Tıpkı insanlardaki kadar da seyrek.” “Ne bakımdan?” “Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor diye. Başka hiçbir nedeni yok. Bunu buradan bakarken de görebiliyorsun, içine girdiğin zaman da. Biçimi veren, içinde senin yaşayacağın odalar. Kitlelerin ilişkileri, içeride kalan mekânın dağılımı tarafından saptanmış. Her türlü süsü, inşaat metodunun saptanmasıyla ortaya çıkıyor. Bu binayı ayakta tutan ilkenin bir uzantısı hepsi. Her basıncın, her desteğin ona uyduğunu görebiliyorsun. Eve baktığında, gözlerin yapısal bir süreçten geçiyor. Her adımı izleyebiliyorsun, onun yükselişini görebiliyorsun, onu neyin oluşturduğunu, neden ayakta durabildiğini anlıyorsun. Oysa nice kere, hiçbir şeyi taşımayan sütunlarla dolu evler görmüşsündür. Amaçsız kornişler, alçı bezemeler, sahte arklar, sahte pencereler görmüşsündür. İçinde sanki kocaman bir tek hol varmış gibi gözüken binalar görmüşsündür. Ancak içine girdiğinde altı ayrı kat bulursun. Kimisi de gerçekten bir tek hol içerir ama dış cephesi kat kat çizgilerle, şeritlerle, dizi dizi pencerelerle doludur. Aradaki farkı anlıyor musun? Senin evin, kendi ihtiyaçlarının bir kurgusu. Ötekiler ise etkileyebilme ihtiyacıyla yapılmış. Senin evinin belirleyici amacı, evin kendisi. Ötekilerinki ise seyirciler.”
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
(Kız kardeşi ilan ettiği Cleves'li Anne'in, VIII. Henry'nin ölümünün ardından monoloğu.) Nihayet öldü. Beni reddeden kocam, verdiği hiçbir sözü tutmayan, bir zorbaya dönüşen, deliren, canavarlaşan, bir zamanların sevimli prensi öldü. Vatan hainliği ve isyancılıkla suçladığı son karısı Katherine Parr'ı da onun ölümü kurtardı. En yakın dostu, ortağı ve muhabbet tellalı olan ölüm, en sonunda onu da aldı. Kaç kişiyi öldürdü bu adam? Onun cani arzularını yatıştıran ölümle kaç can gitti? Binlerce. Gerçek sayıyı hiç kimse bilemez. Baştan sona bütün memleketin pazar yerlerinde isyancılar için yakılan ateşler yanıyor. Adım başı kesik başlar asılı her yerde. Bütün suçları onunla aynı düşünceyi paylaşmamak olan binlerce kadın, binlerce erkek... Babalarından miras kalan dine sarılmış Papacılar, yeni yömtemler denemek isteyen reformcular. Tek suçu, bacağından tepesine kadar çürümüş babası yaşındaki bir adamı değil de kendi akranı bir çocuğu sevmek olan Kitty Howard'ı da öldürdü. Büyük Kral, "İngiltere'nin yetiştirdiği en büyük kral" dedikleri bu adam işte. Artık bir kralımızın olmaması gerektiğini hala öğrenemedik mı? İnsanların özgür olması gerektiğini? Tacının altında yakışıklı bir yüzü de olsa, tiran her yerde tiran değil mi?
Sayfa 644
Sonsuza kadar yaşamakla kalmıştık Mutlu değildik.
Duygusal benliğin patolojileri arasında temporal lob epilepsisi, Capg­ ras sendromu ve Klüver-Bucy sendromu sayılabilir. Birincisinde Paul Fedio ve D. Bear tarafından "aşın bağlantılılık" -temporal korteksin duyusal alanları ile amigdala arasındaki bağlantıların kuvvetlenmesi- olarak ad­landırılan bir süreçten kısmen kaynaklanabilen
The Kievan Economy
Every November, the Kievan princes and their retainers went on a tour of the territories of different tributary Slavic tribes and lived on the fat of those lands during the winter. In April, after the ice on the Dnieper had broken, they returned, with the tribute, down the river to Kiev. In the meantime, the Slavic subjects of the Rus would fell trees, build boats, and in the spring, when rivers became navigable, take them to Kiev and sell them to the prince and his retinue. Having outfitted and loaded the boats, the Rus next moved down the Dnieper to Vitichev where they waited for more boats carrying goods from Novgorod, Smolensk, Liubech, Chernigov, and Vyshgorod to join them. Finally, the entire expedition proceeded down the Dnieper toward the Black Sea and Constantinople.
Reklam
81 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.