Tüm bilim dalları, dinbilime değil, felsefeye bağlanıyordu artık. O güne dek nasıl düşüneceklerini, nasıl davranacaklarını Katolik Kilisesi'nden ezbere öğrenen insanlar, gözetim altında yaşamaktan kurtulunca, bilgiye ne denli susamış olduklarını anladılar. Kendi iç dünyalarını da, dış dünyayı da sonsuz bir merakla incelediler.
Ulusal dillere verilen önemle birlikte, Avrupa'da ulus kavramı da gelişti. Ortaçağ insanları, kendilerini İngiliz ya da Fransız olarak değil, Hristiyan olarak görürlerdi ancak. Doğup büyüdükleri ülkelerden fazla Hristiyanlığa bağlıydılar. O kadar ki, sırasında Batı Avrupa'nın tüm Hristiyanları, Müslümanlara karşı savaşıyorlardı. Haçlı Seferleri'nde görüldüğü gibi. Gel gelelim Rönesans'ın başlamasıyla, dinsel duygular yoğunluğunu yitirdi; Avrupa ülkeleriyle Katolik Kilisesi arasındaki bağlar gevşemeye yüz tuttu ve ulusal duyguların gelişmesi, Reformasyon akımına hız verdi. Çünkü artık kendilerini yalnız Hristiyan olarak değil, İngiliz Hristiyanı ya da Alman Hristiyan olarak görenler, Katolik Kilisesi'nin egemenliği altında yaşamaktan hoşlanmıyorlar. Papa'nın, yani bir İtalyan papazının, İngilizler'in ya da Almanlar'ın ulusal sorunlarına karışmasını istemiyorlardı.
Reklam
Roma'ya eskilerden miras kalmış olan ya da onlar tarafından icad edilen Kahkaha Bayramı ilkbaharın gelişini selamlıyordu. Bir tarafta Tanrıça Kibele, yağmur ve tarlalara bereket getirerek ırmakta yıkanırken, diğer tarafta tuhaf kıyafetler giymiş Romalılar gülmekten yerlerde yuvarlanıyorlardı. Herkes herkesle dalga geçiyordu ve dünyada gülünmeye layık olmayan ne bir şey ne de hiç kimse vardı. İlkbaharın yeniden doğuşunun gülerek kutlandığı, pagan kültüre özgü bu kahkaha bayramı Katolik Kilisesi'nin kararı sonucu her yılın mart ayında İncil'de güldüğünden hiç bahsedilmeyen İsa'nın yeniden doğuşuyla (bir gün önce ya da bir gün sonra) çakışır oldu.
Sayfa 73 - Sel YayıncılıkKitabı yarım bıraktı
Katolik Kilisesi Galileo meselesinde güneşin dünyanın çevresinde döndüğünü ilan edip bilimsel bir soruna yasa koymaya çalışarak kötü bir yanlış yapmıştı. Yüzyıllar sonra, şimdi kozmoloji hakkında danışmak üzere çok sayıda uzmana davette bulunmaya karar vermişti. Konferansın sonunda katılımcılar Papa'nın huzuruna çıkartılma ayrıcalığına sahip oldular. Kendisi bize evrenin Büyük Patlama sonrasındaki evrimi hakkında çalışmanın bir sorun oluşturmadığını, ancak Büyük Patlama'nın kendisini sorgulamamamız gerektiğini çünkü bunun Yaradılış anı, dolayısıyla Tanrı'nın işi olduğunu söyledi. O anda benim az önce konferansta yaptığım konuşmanın konusunu bilmemesine memnun oldum. Konuşmam uzayzamanın sonlu olması, ama sınırının olmaması ihtimali üzerineydi; bu evrenin bir başlangıcı, bir Yaradılış anı olmadığı anlamına geliyordu. Güçlü bir kimlik özdeşleşmesi hissi taşıdığım ve bunu kısmen kendisinin ölümünden tam olarak 300 yıl sonra doğmuş olma şansına borçlu olduğum Galileo'nun kaderini paylaşma arzusunda değildim!
Hristiyan dünyası Protestan Reformu ile ikiye bölünür. İngiliz dilini konuşan ülkelerin büyük bölümü Katolik Kilisesi'nden ayrılır ve Kutsal Roma İmparatorluğu kavramının parçalanması, milliyetçiliğin oluşma sürecini başlatır.
Sayfa 87 - SonsuzKitabı okudu
‘’ Papalık, Katolik kilisesi Orta Çağda dünyayı vatan olarak görür. Kavmiyet ve milliyet meselesini düşünmez. Çünkü dünya Papa hükümetinin kontrolündedir. Halk üzerinde hüküm sahibi olmak, kardinaller tarafından seçilen Papa’ya aittir. Dil resmen Latincedir. Hiç kimsenin kendi dini veya ilmi meseleleri konuşmaya hakkı yoktur. Neden Latince? Çünkü bu zihniyete göre; Allah’ın dili, İncil’in dilidir! Oysa İncil İbranice değil miydi? Veya İsa, İbranice konuşmuyor muydu? Yoksa o latince biliyor muydu? Bu sorular karşısında kimsenin verecek cevabı yoktu. Ama, dil Latincedir! Neden? Çünkü, Papa’nın kilisesi, Sezar yönetiminin arka yüzündeki resmi yüzüdür. İsa veya dinle hiçbir ilgisi yoktur.’’
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.