Ey insan!Bu kitabı sana ithaf ediyorum başının üstünden büyük bir rüzgâr geçiyor. Yalancı bir fecir ile başlayan asır kararıyorVe sana tek bir ümit ışığı olarak en kudretli kaynağı Uranyumda değil Senin ruhunda sıkışmış maddeden koparak çıkardığın Korkunç tahrik aletinin atlayışından yükselecek alevi bekletiyor. Ey bahtsız! Tarihin hiçbir devrinde kendine bu kadar yabancı bu kadar hayran ve düşman olmadın. Labaratuvarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını değiştirdiğin her şey arasında yalnız ruhun yok. Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğü sanmakla başlayan Muhtiş gafletin, 30 yıl içinde gördüğün iki muazzam Dünya Harbinin kan ve gözyaşı Çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne,kov şu kemmiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön kendine bak kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan Teknik mûcizelerinin yanında senin için zıtlıklarını ellemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan manevilere ve mukaddeslere inan. Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan. Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metotlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Orta çağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrâkinin kapalı dünyası içinde kalma.