Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mermer merve

mermer merve
@kendiniarayanpd
"Halk bilir, halk sezer..." sözünde, dikkat et, halkı bir küçümseme, hiçe sayma, sevmeme var. Yalan, Büyük bir yalan içinde uyumuşuz. Halk hiçbir şey bilmiyor, hiçbir şey sezemiyor. Bilse, sezse, bunca yüzyıllardan beri aldatılır, kandırılır mıydı? Nasıl bir uyuşturucu yalan bu... Gerçekten bu halkın bilip öğrenmesini istememişiz. İsteseydik, önce halkamızı bütün acı gerçekleriyle tanır, ondan sonra ne yapmamız gerektiğini düşünürdük. Kendi halkımızı olduğundan üstün saymak neden? Tanrı, okur yazar bile olmayan insanlara iltimas mı yapmış?
Reklam
İnsan olduğumda hayatta kalmamı sağlayan kendimi kollamam değil, yolda rastladığım bir adamla karısını sevgisidir; bana acımaları, beni sevmeleridir. Öksüz kızlar da onlara acıyıp seven yabancı bir kadının yüreğindeki sevgi sayesinde hayatta kaldı. Bütün insanlar kendilerini düşünüp kolladıkları için değil, üzerindeki sevgiyle yaşıyor
Hata yapsan bile arkanda durabilecek, heveslerine olumlu yaklaşan insanlar varsa çevrende, hevesin her daim canlı kalıyor ve hayata daha bir zevkle tutunuyorsun.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her konuşmada durmadan dertlerden bahseden bir insanı dinlemek hem çaresiz hissettirir hem de ruhen yorar. Bir süre sonra sen, karşı tarafın amacının dertleri çözmek olmadığını anlarsın. Amaç sadece anlatmak ve o anlık boşalım yapmaktır. Anlatan şahıs, kısmi bir rahatlama elde eder ve sonra yine aynı hayatı sürdürür.
Sinirlenemeyen, öfkesinin derinlere bastırmış kişi, ileri derecede engellidir... Bu kişilerin iddiaları ikna edici değildir ve bu insanlar, çoğunlukla öfkelenebilen insanların insafına kalmışlardır veya onlara duygusal olarak bağımlıdırlar.
Reklam
Bu insanlar kendilerine yanlış yapılmış olsa bile, kimsenin yanlış yapma hakkının olmadığına yönelik sağduyuyu ancak yavaş yavaş kazanabilirdi. Onlara bu hakikati yeniden kazandırmalıydık, yoksa bunun sonuçları birkaç bin ekinin mahvolmasından daha kötü olabilirdi.
Melankoliğin kendine yönelik masalsı suçlamalarını sabırla dinlersek, bu suçlamaların en şiddetlilerinin genellikle kişinin kendisine karşı değil, ufak tefek değişimlerle birlikte, sevdiği, bir zamanlar sevmiş olduğu ya da sevmesi beklenilen başka kişilere uyarlandığını düşünmekten kendimizi alıkoyamayız. Bu gerçeği sınadıkça, tahminimizi de doğrularız. Böylece hastalık tablosunun anahtarını, yani kişinin kendisine karşı diye tanımladığımız suçlamalarının aslında sevgi nesnesine karşı olduğunu, burdan da kendi Ben'ine aktarıldığını bulmuş oluruz.
"Yasta dünya yoksul ve boş bir hal alır, melankolide ise yoksullaşan ve boş hale gelen Ben'in ta kendisidir."
Sıkıntılarınız sizde canlı bir mutluluk durumu yaratmak, sizi rahatlatmak yerine, çökertiyor ve hırçınlaştırıyorsa, bilin ki manevi iççağrınız yok sizin.
Reklam
Kişinin temel güdülenimi yararlı olmak yerine para biriktirmeye yönelikse bir psikoterapistin yaşamı iyi bir kariyer seçimi değildir.
Kararları kolaylaştırmak
Karen Horney bazen, belki kızgınlıkla şöyle der: "Hiç kendine ne istediğini sormayı düşündün mü?" Bazı hastalar bir şey isteme hakkına sahip olduklarını düşünmezler, bazıları istemekten vazgeçerek kaybetmenin acısından kaçarlar. ("Eğer hiç istemezsem bir daha hiç hayal kırıklığına uğramam.) Bazıları ise etraflarındaki yetişkinlerin isteklerini tahmin etmelerini umarak istediklerini yaşamaz ya da ifade etmez.
Terapi, canlı bir rorschach testi gibidir. Hasta algılarını, tutumlarını ve kendi bilinç dışından gelen anlamları terapiye yansıtır.
Maddi değerler yoktur, yalnızca manevi olanlar vardır. Gerçek maddi değerin peşine düşersen boşuna uğraşmış olursun. Öyle bir şey yok çünkü. Bir anlığına bile olsa, sahip olduğu tek değer arkasındaki manevi değerdir. Onu kaldırırsan yine hızlıca değersiz olur.
184 öğeden 166 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.