Kitap hakkında ne yazarsam yazayım kesinlikle spoiler vermiş olmuyorum. Çünkü canım Márquez daha kitabın en başında, hikâyenin sonunda neler olacağını bizlere söylüyor. Bir cinayet… Ama bu olayı o eşsiz anlatımıyla öyle bir kurguluyor ki daha en başında karakterin öleceğini bilmemize rağmen sürükleyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor ve bir çırpıda okutuyor kendini Kırmızı Pazartesi.
** Kitabın bir bölümünde yazarımız bir kerecik de olsa Yüzyıllık Yalnızlık'tan tanıdığımız Albay Aureliano Buendia'yı anmayı da ihmal etmiyor. Bu küçük detay beni çok heyecanlandırmıştı bunu da paylaşmak istedim. Okumayı planlayanlar asla pişman olmayacaktır.
Şimdiden keyifli okumalar...
ÖLÜMÜN SOĞUK SESİ
Ölümün Soğuk Sesi kitabının yorumuyla sizlerleyim. sürükleyici bir polisiye gerilim kitabıydı. Gerçi Sarah'ın yaşadıklarını düşününce de psikolojik gerilim kitabı da denilebilir. Tarihin tekerrür ettiği bir kasaba ve kaybolan iki çocuk vardı. Üstelik her iki olayın da görgü tanığı aynı kişinin olması tesadüf değilse ne
Vicario kardeşlerin bu hükmün infazını yerine getirmek kaygısında olmaktan çok, biri çıkıp bir iyilik yaparak kendilerini engellese diye düşündüklerinden kesinlikle emindi.
Haftanın yedi gününden Çarşamba (Miercuri) ve Cuma (Vinire), iğne veya makas kullanmanın ya da ekmek pişirmenin yasak olduğu şüpheli günler olarak kabul edilir. Bugünlerde keten ekmek de akıl karı değildir. Cuma gününün adandığı Venüs (burada Paraschiva olarak adlandırılır), yangınlara veya başka talihsizlikere neden olarak bu kuralları çiğneyenleri cezalandırır.
Ancak Salı (Marti, ismini kanlı savaş tanrısı Mars'tan alır), kesinlikle tekinsiz bir gündür. Eğirmenin tamamen yasak olduğu ve görünüşte zararsız olan, elleri yıkamak veya saçları taramak gibi uğraşların bile tehlikeden uzak olmadığı bir gündür. Salı akşamı gün batarken, o günün kötü ruhu çok güçlüdür ve birçok bölgede insanlar gün batımı ile gece yarısı arasında kulübelerini terk etmekten kaçınırlar. "Mar sara (Salı akşamı ruhu) seni alsın" burada "Şeytan seni alsın!" demeye eş değerdir.
İşte Böyle Oldu… Kitabın kendisi de tıpkı ismi gibi gerçekten. Sadece 104 sayfadan müteşekkil bir kitap olmasına rağmen baştan sona heyecan, merak ve sürükleyicilik hiç eksik olmuyor. Son dönemlerde Türkiye’deki kitapseverler arasında giderek yaygınlaşan bir kitap olan İşte Böyle Oldu roman kategorisinde gösteriliyor ama aslında novella demek daha
Kırmızı Pazartesi'de Gabriel Garcia Marquez, pazartesi günü işlenen ve herkesin önceden bir cinayeti konu eder!
Evet herkesin önceden bildiği ama kimsenin müdahale etmek, faili durdurmak ve hatta kurbanı uyarmak gibi bir çabası olmayacak bir duyarsızlık ve çabasızlıkla dolu bir kasaba halkından bahseder!
Şimdi bu da nereden çıktı diyeceklere
"Yüreğini kolla, Aureliano," …. “ölmeden çürüyorsun."
.
.
Kitabın yorumlamadan önce yazardan ve bir konu hakkında bir şeyler paylaşmak isterim.
Dilimize pelesenk olmuş bir deyim ''Burası muz cumhuriyeti değil!'' !!! Peki nereden çıkmış
11 Kasım 1928 tarihinde Kolombiya'da muz işçileri, fazla mesai
Yine de işin aslına bakılırsa, Vicario kardeşler Santiago Nasar'ı hiç kimsenin haberi olmadan, hemen öldürmek için gereken hiçbir şeyi yapmamışlardı, tam tersine biri çıkıp da onu öldürmelerini engellesin diye akla gelebilecek her çareye başvurmuşlar, ama bunu sağlamayı başaramamışlardı. (sayfa 36)
Clotilde Amanta "O zavallı çocukları üstlerine çöken o korkunç yükten kurtarmak gerek."
Kadın sezinlemişti neler olduğunu. Vicario kardeşlerin bu hükmün infazını yerine getirmek kaygısında olmaktan çok, biri çıkıp bir iyilik yaparak kendilerini engellese diye düşündüklerinden kesinlikle emindi.(sayfa 42)
Cuma sabahı pazartesi kesinlikle çalışmaya oturacaklarına kahramanca karar verenleri asla taklit etmemeliyiz: Çünkü çalışmaya derhal oturmazlarsa sözde kararları, kendilerine söyledikleri bir yalandan, zavallı güçsüz bir hevesten ibaret demektir.
Sayfa 122 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ara ara açıp bir iki hayat kuralı okumak lazım. Elbette bildiğimiz şeyler ama dönem dönem unutup karamsarlığa kapılıyoruz ya da belki de depresif ruh hali de insanın bir ihtiyacı bilemiyorum , tabii ki sevilesi yanı yok ama uğrayıp geçiyor ki geçiyor olması , olabilmesi önemli olan bence. Hızlı atlatmak için bu kitap güzel hatırlatmalar yapar
Korku 4 kişiye okuttum (kesinlikle zorla değil haşa 😅) bugün arkadaşım bitirmiş iyi ki okuttun dedi bunu duyunca çok mutlu oldum işte 🫠. Pazartesi getirecek kitabı o zaman da Hülya hocama vericem inşallah✨. (beğendiğim kitapları okutturmak gibi bir huyum var🙃)