"İçimde Marx ile Muhammed savaş halinde" diyen bir öğrencisine "Müslüman olamıyorsanız marksist olunuz" dediğini okumam üzerine ilgimi çekmiş yazarın kitabıdır.
"Ben bir tanrıya inanmıyorum ama inansaydım eğer bu Şeriati'nin tanrısı olurdu" der- Jean Paul Sartre bu yazarı anarak.
Yok benim dilim buna dönmüyor kitabı okuyanlar beni anlayabilir. Kolay kolay kritiği yapılacak bir kitap değil..
Kendine ait bir üslubu vardır, coşturucu bir dil, sürükleyici bir anlatım, çözümleyici bir mantık, geniş bir bilgi dağarcığı, hitabet, samimiyet...
Üzerine kitap yazılacak bir kitaptır* dersem mübalağa etmiş olur muyum bilmiyorum.
Ali Şeriati 'nin farklı yönünü ortaya koyan çok önemli bir kitaptır. Hatta Şeriati o kitabı yazarken bazı kavramları ve kelimeleri kendi oluşturmuş çevirilerde çoğunun manası bulunamadığı için o bölümler atlanmıştır. Bir çok Şeriati kitabı gibi yıkıcı etkisi vardır sanırım Kevir de etki daha sakin ve derinden... Kitabın en önemli kısmı galiba sevgi ve aşkı kıyasladığı bölümdür. Kitabın en çarpıcı cümleleri ise " aşk tat aramaktır. Oysa sevgi sığınak aramaktır. Aşk, aç bir düşkünün yemek yiyişidir. Oysa sevgi, yabancı bir ülkede dildaş bulmaktır."
Kitabın başlarında bir yerinde "felsefe yapmak istemiyorum. başka bir işim var." der ve kitabın amacını özetler, insanı da kendinden geçirir.