Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
368 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Booth Tarkington, Amerika’nın sanayileşen toplumuna getirdiği eleştiriler ve insan ilişkileri konusunda 50’ye yakın kitap yayınlamış ve Pulitzer Ödülü’nü iki kez almayı başarmış 3 yazardan biri olmuş. Orson Welles tarafından senaryosu da yazılan bu kitap, 2 kez de filme uyarlanmış ve yazarın Pulitzer Ödülü almasını sağlayan romanıdır. ........ Başkahramanız George Amberson Minafer güçlü ve zengin bir ailenin tek erkek çocuğu olarak oldukça şımarık, başına buyruk, kibirli, sevimsiz, ekonomik olarak kendisinin altındaki kişileri hor gören, kazanmak için çalışmayı reddeden, bilhassa annesi Isabel tarafından şımartılarak yetiştirilen Georgie aşık olur. Bu sırada yaşamdaki durumu Amerika’nın sanayileşme dönemi dolayısıyla tersine dönmeye başlar ve aile zamana ayak uyduramaz. …………. Dedesi Albay Amberson'un vefatının ardından, borçlar yüzünden tüm mal varlığı satılır ve George ile halası kelimenin tam anlamıyla sokakta kalırlar. Yaşam, artık başka bir yüzünü göstermektedir onlara. Âşık olduğu kızın babası da kendi annesine âşıktır ve buna öyle bir tepki göstermiştir ki, aynı zamanda aile dostları da olan bu adamın yardımına gerçekten ihtiyacı olduğu halde gururuna yediremez ve aç kalmak pahasına, hep yaptığı gibi kafasının dikine gider. ......... Ben dönemi yansıtması, bu gerek aristokrat gerekse her sınıftan insanların geçirdiği evreleri çok iyi yansıttığını düşündüğüm, kahramanımızı her ne kadar sinir bozucu olarak görsem de, bu eseri çok severek okudum.
Muhteşem Ambersonlar
Muhteşem AmbersonlarBooth Tarkington · Altın Bilek Yayınları · 201332 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
İnceleme iki kısımdan oluştu, aslında ikinci kısım kitapla ilgili olan kısımdı ama birinci kısım daha alakasız diye onu aşağı aldım. Okumak isteyen oradan devam edebilir. Bu kitabı bir tesadüf eseri okudum. Okuduktan sonra kitapla ilgili biraz bakındığımda zaten popüler bir kitap olduğunun sarsıcı gerçeğiyle yüzleştim. Neredeyse okumayan bir ben
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Say Yayınları · 202218,6bin okunma
Reklam
Sevgiye İhtiyacı Olanlar Hayatın Acımasız Davrandığı Kişilerdir
"İnsan sağlıklı, kendine güvenen, gururlu, neşeli ve mutlu insanları sevmemelidir; onların sevgiye ihtiyacı yok! Kibirli ve kayıtsız insanlar sevgiyi doğal olarak sırf kendilerine gösterilen bir hürmet olarak görürler. Başkalarından gördükleri fedakarlık, onlar için, sadece bir süs, saça takılan bir toka, koldaki bir bileziktir; fedakarlığın onların hayatında hiçbir anlamı ve saadeti yoktur. Hayatın acımasız davrandığı, sefil, önemsiz, belirsiz, sevimsiz ve aşağılanmış insanlara sevgiyle yardım edilebilir ancak. Hayatını bu insanlara adayan birisi, hayatın onlardan çaldığı şeyi onlara geri vererek bu insanların gönlünü alır. Tek başlarına olunca onlar da herkesin yapması gerektiği gibi minnetle, tevazu ile sevmeyi ve sevilmeyi bilirler."
Sayfa 5 - Aylak Adam Yayınevi
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki: - Boyu uzun olanların kalbi saf ve temiz olur. - Kısa boylu olanların hileleri, aldatmaları çoktur. - Orta boylu olanlar akıllı ve hoş huylu olurlar. - Saçları sert olan kimse, akılla atılganlığı bulur. - Saçları yumuşak olan saf ve utanması az olur. - Saçı sarı olanın işi, kibirlenme ve kızgınlıktır. - Siyah
Atatürk de, öbür bütün diktatörler gibi, çekici bir dikta­tördü. Çağdaşları olan çılgın Hitler, kibirli Mussolini, kurnaz ve insafsız Stalin'in, hoş bir karşıtıydı. Onlardan çok daha uy­gar, çok daha insancıldı. Çok daha az adam öldürtmüştü. Mi­zah anlayışı vardı. Kadınlardan hoşlanır, içki içmesini severdi (fakat çalıştığı zamanlar hiç içki kullanmazdı). Fizik gücü, şaşkınlık verecek derecedeydi. Bütün gece içse bile, sabah sa­at sekizde kürsüye çıkardı. Ancak, elli yedi yaşında karaciğer sirozundan öldü. Bu erken ölüm, Türkiye için bir dram oldu. Daha başka noktalar da, Atatürk'ü öteki sevimsiz dikta­törlerden ayırmaktadır, toprak kazanmak için, başka ulusla­rın ülkelerini işgal amacıyla fetihlere kalkışmadı. İstanbul Boğazlar da içinde, yeni Türkiye'nin sınırlarını tespit ettikten sonra, bu ulusal sınırlarda kalmayı amaç bildi. Bu konuda müthiş bir gerçekçiydi. 1930'lardan hiç de moda olmayan dış politika görüşü, "Yurtta sulh, cihanda sulh "tu.
"Pek sevimsiz, pek lanet bir adam yakın davranmaya değmez. Öyle burnu havada, öylesine kibirli ki hiçbir şeyi beğenmedi. Oraya buraya dolaşıyor, gururunun yanına varılmıyordu. Dans edecek kadar güzel değilmiş! Ah hayatım, keşke orda olsaydın da şu adama haddini bildirseydin. İyice tiksindim bu adamdan ne yalan söyleyeyim!"
Reklam
·
Puan vermedi
Zeus – Göklerin Efendisi ve Hikayesi Zeus Kimdir? Bugün konumuz yunan mitolojisinin en büyük ve en güçlü ama bir o kadar tuhaf tanrısı Zeus. Yunanlar binlerce yıl bu bencil, kibirli ve çapkın tanrıya dualar etmişlerdir. Onu biraz daha yakından tanıyabilmek için doğuşuna ve bazı efsanelerine bakalım. ‘Tanrıların ve İnsanların Babası’ olarak
Zeus
ZeusÖzgür Berkkaya · Anonim Yayıncılık · 201112 okunma
Gitgide daha ciddi, daha bilmiş, daha kibirli, daha yapmacık ve daha sevimsiz insanlar olduk. İnsan ilişkilerinin, dostlukların, arkadaşlıkların neşesi kalmadı. Samimiyet bugün altın değerinde. İnsana has en güzel, en kolay, en tadı meziyetlerden biri olan ve sahip olmak için en ufak bir çaba gerektirmeyen bir şey samimi olmak... Samimi olduğunda sen oluyorsun, başkasına benzemen gerekmiyor, kendini sevdirmek için çabalaman, kendini anlatman gerekmiyor. Yaşıyorsun, olduğun gibi... Karşındaki de kendi maskelerini çıkartıyor... Herkes, her şey, olduğu gibi...
109 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.