Sevgi, saygı ve anlayış, aşkı ayakta tutan, aşkın can yoldaşları.
Aşk kitap okumakla öğrenilmez, aşkı kağıtlar da bildirmez.
Reklam
Bir erkeğin aşkı çok şaşırtıcıdır. Her zaman öyledir. Nedeni olmadığı gibi bir anlamı da yoktur. Sıradan bir kadına âşık olur ve kayıtsız şartsız kabul eder, o yeryüzünün en eşsiz varlığıdır. Eşsizliği tüm diğer kadınlarla aynıdır. Oysa her kadın başka türlü bir derinlik, başka türlü bir kuyudur. Ve açısını iyi ayarlamasını bilirsen her kadın kendi dünyasında çok katmanlıdır. Sırf bir dünya kurabildiği için. Bir dünya kurmayı bildiği için. Belki dünyayı küçük bir avuca sığdırdığı ve o avucu erkeğin ellerine sakince bırakabildiği için.
Sayfa 84 - Doğan KitapKitabı okudu
Kitap aşkı budur! Saraybosna'lı şair ruhun şad olsun..
"Şairin kapısını uzun uzun çalarlar ama açan olmaz. Kapıyı kırmaya karar vererek, hep birlikte omuzlarıyla yüklenirler... Arkadaşları, kapının neden açılmadığını öğrenir; şair donarak ölmüştür! Şairin önünde bir kül yığını vardır; ısınmak için evde bulduğu pek çok eşyayı yakmıştır. Birden, ayaklarının çıplak olduğunu görürler... Külü karıştırınca da yarısı yanmış bir ayakkabı tabanı bulurlar... O an, hepsinin bakışı odanın tüm duvarını kaplayan kütüphaneye yönelir. Kütüphanedeki tüm kitaplar yerinde durmaktadır. Rafların hiçbirinde, bir tek kitap alındığında, bir çocuğun çekilen ön dişinin boşluğu gibi duran karartı yoktur. Şair, ayakkabıları yakmış ama bir kitabını bile ateşe atmaya kıyamamıştır!.."
Nesnelerin doğasından niçin şikâyet ediyoruz? O kendini iyi niyetle ortaya koydu. Yaşam, değerlendirmeyi bilirsen, uzundur. Ancak kimisini doymak bilmez bir açgözlülük esir alır, kimisini yüklü bir iş gereksiz uğraşlara zorlar. Kimisi şarapla sarhoş olur, kimisi üşengeçlikle sersemler, kimisine her daim başkalarının kararlarına bağlı olan bir hırs işkence eder, kimisini ticaret aşkı kazanç umuduyla tüm karaları ve denizleri dolaşmaya zorlar; kimilerine savaş tutkusu işkence eder, bazen başkalarını tehlikeye atar, bazen de kendileri için kaygılanırlar. Bazıları daha üstün insanlara yaptıkları gönüllü kölelik kabilinden, kıymeti bilinmeyen hizmetlerle kendilerini tüketir, birçoklarını da başkasının talihine duyduğu arzu ya da kendi halinden şikâyet esir alır. Değişmez bir hedefi olmayan, tutarlı hareket etmeyen ve bir türlü tatmin olmayan birçok kişi kararsızlığından ötürü her daim yeni planların içine gömülür; kimileri rotalarını belirlemelerini sağlayacak hiçbir ilkeyle tatmin olmaz; kader onları aylaklık edip esnerken ele geçirir, öyle ki şairlerin en büyüğünün kehanet gibi beyanındaki şu sözünün gerçeği yansıttığından hiç şüphem yok: "Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür. " Dolayısıyla bu kısa aralık yaşam değil, sadece zamandır.
Şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki kimse onlara inanmaz oldu.
Reklam
Kızıyorum dedim ya o kırgınlık, kızgınlık yalnızca kendime ama bunu kimse anlamıyor. Bakmasaydım sen nidalar atarken etrafta mahcup gözlerine ve duymasaydım sesini. Her on dakika da bir yakalamasaydım bakışlarını ve görsem bile önemsemeseydim aşkı dikine kesen gözlerini. Sen dokunmak istedikçe bir çerçevenin içinden bana, yok sayabilseydim seni keşke.
Sayfa 201Kitabı okudu
“ Siz aşkı hükmedilecek bir ülke zannettiniz, sevgiliyi ise bir savaş ganimeti. Oysa aşkın bunlarla alakası yoktur. Sevmek için insanın hür olması gerekir, anlayın artık, özgürlük yoksa aşk da yoktur. “
“ Çünkü aşk sevgiliye kavuşmak değil, sevgiliye kavuşmak için verilen mücadeleymiş, yapılan uğraşmış, çekilen çileymiş. Aşkı kıymetli kılan da işte buymuş. Çünkü sevgiliye ulaştığımız an, onunla diz dize oturduğumuz an, onun gözlerine baktığımız an, ellerini ellerimize aldığımız an, seni seviyorum dediğiniz an, Aşk Tanrıçası kum saatini tersine çevirirmiş, böylece aşk ağır ağır bitermiş. Ama sevgiliye ulaşmak için büyük emekler harcarsanız, büyük acılar çekerseniz, büyük fedakarlıklarda bulunursanız, yani sevdayı hayatınızın amacı haline getirirseniz, aşk sizi hiçbir zaman terketmezmiş. “
"Sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil, o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır."
Reklam
Ben ki aşkı Ayasofya’nın ışığından, sağ elimde tutttuğum güneşin yakıcılığından, sol elimde tuttuğum ayın ise gizeminden aldım. Gönül bir aşka bağlandığında ne kadar çırpınırsa o denli batar. Sizin bana edeceğinizi düşündüğünüz eziyetin bin katını kalbim bana yapmaktadır.
Sayfa 72 - SinanKitabı okuyor
Hangisi daha şanslıydı karar veremedi. Aşkı hiç bulamamış,bulamadığı için ne yitirmiş olduğunu bilmeyen mi? Aşkı bulup doyamadan yitiren mi?
Aşkı kemirerek de yan yana gelir insanlar….
Aşkı kemirerek de yan yana gelir insanlar. Onların ikisi de birbirinin kemirgeni olmuş bence. Gerçekten arkadaş olsalardı çoktan bitmişti ilişkileri. Arzuyu kabullenip aşkı yaşasalardı altı aya varmaz ayrılırlardı. İkisini de beceremedikleri için sonunda yabancı topraklara esir düşmüşler. Birbirlerini suçlamaktan başka dil kuramıyorlar.
"Yüreği aldı, sattı insanoğlu... Yürek yüreklikten çıktı. Aşkı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı, arkadaşlığı, kandaki sıcaklığı, güzelliği alıp sattı insanoğlu... İnsanoğlu insanlıktan çıktı. Yaşar Kemal
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.