Açma düğmesine bastınız mı Televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine, kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz kitap okurken. Kitap, televizyon veya film gibi gözlerinizi, bakışlarınızı bir yerden bir başka yere götürmez. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şeyler yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır.
Ş u silueti düşünün: avcı şapkası, kemerli burun, pipo. Sör Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes'u tek kelimeyle tüm polisiye kurgunun en ünlü figürüdür. Dahası Batı dünyasında ve ötesinde en çok tanınan kurgu kahramanlardan biridir. Dedektif kurgu janrında edebi öncüllerine bir şeyler borçlu olsa da Sherlock Holmes kendisinden sonraki neredeyse
Reklam
Bin kez okunan bir kitap, bin ayrı kitaptır. Hayal gücü sınırsız bir okur, kısa ve öz tutulmuş anlatımları bile bazen yazarın düşündü­ğünden daha açık görebilir. Çekingen, ahlaki önyargılara sahip, dar kafalı bir okursa, acımasızca anlatılmış bütün ayrıntıları, sahip olduğu ahlaki-etik önyargıların süzgecinden geçirerek atlaya atlaya okuyacaktır. Böylece ortaya, yazar-okur ilişkisinin temel fenomeni olan öznel izlenimlerin garip bir tashihi çıkar. Ancak bu fenomen tıpkı Truva atına benzer, içindeki yazar buradan okurun ruhuna sızar. Sonuç okurun da ikinci bir yazar gibi yapıcılığa zorlanmasıdır. Bir kitap okumanın bir film seyretmekten çok daha zor ve yorucu olduğu şeklindeki görüş de işte buradan kaynaklanır. Film, genelde tamamen edilgen olarak tüketilir: 'Seyirci koltuğuna kurulur, maki­nist de makaraları harekete geçirir...'
Sayfa 178 - Agora kitaplığıKitabı okudu
Çıkıntı burunlu, avcı şapkalı, ağzında kıvrımlı bır pipo, zayıf bir adam silueti gösterdiğinizde dunyadaki herkes muhtemelen bunun Sherlock Holmes'u temsil ettiğini bilecektir. 1887'de Arthur Canan Doyle tarafından yaratılan dedektif çoktan beridir bir mit statüsü kazanmıştır ve kalabalık bir uluslararası kitleye sahiptir. Bu edebi figür hakkında
Ataol Behramoğlu
Bu gün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telaş Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz
bir gün mutlakaKitabı okudu
“... göründüğü gibi bir şeyin olacağı varsa zaten olacaktır, kaderle asla armut tartışmasına girme, çünkü kader bütün olgun armutları yiyip hamları senin eline verir. Genelde böyle denir ve genelde böyle dendiği için de bu hükmü pek direnmeden kabul ederiz, oysa hür insanlar olarak görevimiz, ham armudun sınavlar veya kitap değil de film olduğuna kim bilir hangi kötücül niyetlerle karar veren despot kaderimize hararetle karşı gelmektir.”
Reklam
441 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.