Bihter, Adnan bey ile yoksulluk yüzünden evleniyor. Romanda Bihter, sürekli aynalarla ve hayallerle meşgul bir halet-i ruhiye içerisinde. Bihter'in gündüz düşleri başlı başına bir mevzu. Bihter'in Adnan beyin evlenme teklifine cevap vermesi de bir gündüz düşünden sonra oluyor. Türk edebiyatında önemli düşlerden biridir Bihter'in düşü. Bir de Ziya Paşa'nın Londra'da kaldığı evin penceresinden Hyde Park'a bakarken gördüğü bir gündüz düşü vardır ki Bihter de Ziya Paşa gibi düşünü bahçesinin seyrinde görür.
Halid Ziya, "Aşk-ı Memnu"da neden dönemine göre demode olan kayık flörtünü seçti? Bu soru beni çok düşündürdü. O dönem arabaya gayet müsaittir. Hatta Beyoğlu'na romanda araba ile gidilir. Ama Halit Ziya, arabayı dönemine göre aykırı bir şekilde olmak üzere sadece bir ulaşım vasıtası(araç) olarak kullanır. Flortü pragmatizme yem etmek istemez. Romantizmi ve gündeliği ayırır. Kayık flörtü arabaya göre hem daha romantiktir hem Adnan Bey'in ağırbaşlılığına daha uygundur. Bir de elbette Halit Ziya, Boğaziçi denen ideal İstanbul'un tesir ettiği bir aşkı kurgulamak istemiş olabilir. Araba flörtüne tam olmamakla birlikte Behlûl ve Kette münasebetinde üstü örtük bir şekilde değinilir. Elbette Behlûl'ün tabiatı havaidir.
Behlûl, romanda tekrarlarla terkip edilmiş olaylara maruz bırakılan bir karakter. Mesela Bihter ve Nihal ile aralarındaki derin ilişki aynı şekilde başlar: önce başbaşa kalış, el ve göz temasından sonra vücuttan geçen bir elektrik. Behlûl ya bu tekniğe adapte edilip arayışta bırakılmış ya da tabiatındakinin farkında olmayan bir karakter; çünkü heyecanı aşk zanneder.
Bu Halit Ziya'nın Avrupai aşkı. Kadını ve erkeği bir kafesin içinde bırakmak. Zira Şarklı/Anadolulu aşkına uzaktan bakar: "Gördüm sevdim". Adnan ve Bihter'in arasındaki ilişki Adnan'ın "beğenmesiyle" ve Bihter'in "geleceğini düşünmesiyle" kurulur; başbaşa değil uzaktan uzağa kurulan bir aşk bu.
"Bahçe şimdi değişmiş, hayallerinin türlü renklerle sergilendiği bir yer olmuştu. Artık bahçeyi değil, gözlerinin önünde küme küme yığılmış kumaşları, bunların üzerine dökülen mücevherleri görüyordu. (...) İşte, işte, bütün o çılgıncasına sevilip de alınamayan şeyler; işte onlar isteğinin kabzası önünde en küçük bir emeğine boyun eğmiş ve hazır bekliyor, renkli gözleriyle onu çağırıyordu." (Syf, 34).
Bihter, Adnan bey ile yoksulluk yüzünden evleniyor. Romanda Bihter, sürekli aynalarla ve hayallerle meşgul bir halet-i ruhiye içerisinde. Bihter'in gündüz düşleri başlı başına bir mevzu. Bihter'in Adnan beyin evlenme teklifine cevap vermesi de bir gündüz düşünden sonra oluyor. Türk edebiyatında önemli düşlerden biridir Bihter'in düşü. Bir de Ziya Paşa'nın Londra'da kaldığı evin penceresinden Hyde Park'a bakarken gördüğü bir gündüz düşü vardır ki Bihter de Ziya Paşa gibi düşünü bahçesinin seyrinde görür.
"Güzel havalarda babalarıyla birlikte akşam gezintilerine çıkarlardı. Matmazel de Courton bu saatleri yalının bahçesinde, Alexandre Dumas'nın romanlarını okumaya ayırırdı."
Nabizade Nazım'ın romanda Zehra'ya okuttuğu yazarlardan biri Alexandre Dumas'tır. Anlaşılıyor ki baba Dumas, Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi okurlarının en çok rağbet ettiği yazarlardan biridir.
Yaprak Dökümü yazıldığında karşına ilk olarak orijinal fikri üretmiş yazarların kitaplarının değil popüler kültüre mâl olmuş dizilerin çıkması oldukça rahatsız edici.