Nasılsınız bakalım, biliyorum bu ara herkeste bir panik var, endişeliyiz ama sakin olmamız gerektiğini düşünüyorum, bu günlerde geçecek. Ama toplu alanlardan uzak durun. Zaten birçok etkinlikler iptal oluyor. İki tane tiyatro oyunu için bilet almıştım ama iptal edildi. Biraz üzüldüm tabi ama ne yapalım sağlık olsunda gerisi hallolur gider.
Bize Göre; Ahmet Haşim’in İkdam gazetesinde çıkan köşe yazılarından seçilen denemeleri kapsıyor. Yazarın düşünceleri beni çok etkiledi, eleştirel bakış açısı o dönemi göz önüne alınca çok cesur geldi bana. Denemelerinde kendi hakkında birçok bilgiye ulaşıyoruz. Mesela güneşi, bahar havalarını sevmeyen bir kişi. Hatta tam tersine ay ışığını, akşamüstlerini çok seviyor.
Lisedeyken edebiyat öğretmenimiz bunun sebebinin Ahmet Haşim’in kendisini çirkin bulup yüzünü beğenmemesine bağlı olduğunu söylemişti. Gündüzleri aydınlıkta çirkinliğinin ortaya çıkacağını düşünüyormuş bu yüzden çok ızdırap çekmiş. Şiirlerinde de hep akşamları, kızıl renkleri konu alır zaten.
Kitabın ikinci bölümünde de Paris’e yapmış olduğu seyahati anlatıyor. Fransa’nın mimarisini, edebiyatını, sanatını aktarıyor bizlere. Paris’te hep et yemekten bıktığını, sebze yemekleri yapan restoran bulunca nasıl mutlu olduğunu okuyoruz.
Çok akıcı bir kitaptı, günümüz Türkçesi’yle olunca kolaylıkla okunuyor. Klasikler korktuğumuz gibi değilmiş diyoruz her seferinde ve sizlere de tavsiye ediyorum.