Yıllardır kitaplığımda duran, kalınlığından gözüm korktuğu için hep ertelediğim, başlayınca da elimden bırakamadığım bir Dostoyevski şaheseri bir kitap.
Neden en çok rus edebiyatının baştacı olan Dostoyevski’yi sevdiğimi bu eserle daha net anladım : Her bölümü birbirine zincir gibi eklenmiş. Betimlemeleri o kadar gerçekçi ki Şatov öldürülürken grubun yanındaymış gibi hissediyor, Kirillov ile umarsız bir sohbete dalmışsınız gibi geliyor…
Ne anlattığına gelince : Her toplumda yöneten bir azınlık, yönetilen bir çoğunluk vardır. Eğer ki çoğunluk umutsuzsa, inançsızsa, çürümüşse, kendini koruyamayacak bir yapıdaysa işte o azınlık öldürür de öldürtür de…