"En çok da, o zaman boyunca bu üç yetişkin insanın tek bir kişiymiş gibi hareket ettiklerini, tek bir yemek tabağını, tek bir vücudu, tek sessizliği ve tek korkuyu paylaştıklarını hatırlıyorum."
"Ben öykü aşığıyım," diyenlerden, "Ben aslında öykü okumayı pek sevmem ama..." diyecek olanlara kadar okuma keyfi olan herkesi kitabın başına mıhlayan bir kurgu ustası
Jhumpa Lahiri , öykülerinde dil ve kimlik gibi temel konulara yoğunlaşır ve karakterlerinin iç dünyalarını ve hayatlarının zorluklarını inceler. Öykülerin ortak teması, göçmen deneyimine ilişkin kayıp ve arayıştır. Kitapta göçmenlik, aile bağları ve yabancılaşma gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca, kültürel farklılıklara ve aidiyet arayışına ilişkin kavramsal tartışmaları da ele alır.
Jhumpa Lahiri 'nin öyküleri, gerçekçi karakterler ve dikkat çekici bir dil kullanımı ile okuyucuları derin bir duygu-düşünce dünyasına sokar ve okuyucunun karakterlerle empati kurmasına yardımcı olur.
Sonuç olarak,
Dert Yorumcusu derin karakter portreleri ve insanların yaşamlarındaki zorlukları ele alan güçlü öyküleriyle dikkat çeken bir kitaptır.
Pulitzer ödülüne layık görülen
Jhumpa Lahiri’nin dokuz öyküsünden ;
“Geçici Arıza - Dert Yorumcusu - Üçüncü ve Son Kıta “ adlı öykülerini çok sevdim.
"Çıktığımız ilk akşam yemeğinde bir Portekiz lokantasına gitmiştik ve ben garsona bahşiş bırakmayı unutmuştum. Ertesi sabah oraya geri gittim, garsonun ismini öğrenip müdürüne ona vermesi için para bıraktım."
"Ne yapalım?"
"Birbirimize karanlıkta bir şeyler söyleyelim."
"Ne gibi? Ben hiç fıkra bilmem ki."
"Hayır .. fıkra değil."
Bir süre düşündü.
"Bugüne kadar birbirimize söylemediğimiz şeyleri söylemeye ne dersin?"
Kendi boş vermişliğinin aksine Shoba'nın işine bağlılığını kıskanıyordu. Çok ilgisini çekmese bile, ayrıntıları kolayca yakalayabilme yeteneğine sahip, ortalama bir öğrenciydi.