Uzun zamandır çok merak ettiğim kitabı okumuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum ve iyi ki de okudum.
O kadar güzeldi ki hemen serinin 2. Kitabına başladım.
Kitabı okurken bütün duyguları yaşadım diyebilirim. Yeri geldi güldüm, yeri geldi hüzünlendim, şaşırdım, üzüldüm,...
Emily Starr, babası ile birlikte küçük bir çiftlikte yaşamaktaydı. Annesi,Emily dört yaşındayken ölmüş.10 yaşına gelince babasınıda kaybeder.
Babasının ölümünden sonra annesinin akrabaları ona bakmaya karar verir ama kimin bakacağına karar verilemez. Çünkü kimse ona bakmak istememektedir. Onlara göre Emily tuhaf bir çocuk, tuhaf davranan ,tuhaf konuşan ,yaşına göre olgun davranıyordu.
Kura çekilir , kura sonucunda Emily'e, Elizabeth Teyze'nin bakmasına karar verilir.Elizabeth teyzesi , Yeni Ay adındaki çiftlikte yaşıyordu.
Haziran ayında Yeni Ay 'a giderler.
Emily'nin en büyük tutkusu yazmaktı. Hissettiklerini yazdığı zaman yaraları kapanıyor, kötü düşüncelerden kurtuluyordu.
Şiirler, babasına mektuplar yazıyordu.
Yazdıkları, "..yaralı ve kanayan ruhunun, incinmiş duyguları için bir rahatlama, arzu ettiği ve kaleminin ucuyla içindeki zehri boşalttığı zamanların ürünüydü"
Herkes onunla alay etsede yazma tutkusundan vazgeçmez.
Emily 'nin Yeni Ayda yaşadıkları,çocuksu masumiyetini, babasına yazdığı mektuplar hepsi kitapta.
Ben çok beğendim. Okumanızı öneririm.