Akdeniz'in efsane yuvası nihayetsiz ufuklarına bakan küçük tepe, minimini bir çicek ormanı gibiydi. İnce, uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçiyoluna düşüyor, ilkbaharın tatlı rüzgarıyla sarhoş olan martılar, çılgın naralarla havayı çınlatıyorlardı. Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardan yapılmış Kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik, ta vadiye kadar iniyordu. Bağın ortasındaki bakımsız kulübenin kapısız girişinden bir ihtiyar çıktı. Saçı sakalı bembeyazdı. Kamburunu düzeltmek istiyormuş gibi gerindi. Elleri, ayakları titriyordu. Gök kadar boş, gök kadar sakin duran denize baktı, baktı. (Tanıtım Bülteninden)
64 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1963
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

64 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Yine çocukluğumda okuduğum bir kitabı tekrar okuma isteği duydum çocukken bu öyküler bana garip gelse de şimdi daha anlaşılır buluyorum. Ömer Seyfettin'in her öyküsü ders çıkarma niteliğinde ama bazıları gerçekten çocuklar için uygun değil bence.
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Karanfil Yayınları · 20142,916 okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
Akdeniz'in efsane yuvası nihayetsiz ufuklarına bakan küçük tepe, minimini bir çicek ormanı gibiydi. İnce, uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçiyoluna düşüyor, ilkbaharın tatlı rüzgarıyla sarhoş olan martılar, çılgın naralarla havayı çınlatıyorlardı. Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardan yapılmış Kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik, ta vadiye kadar iniyordu. Bağın ortasındaki bakımsız kulübenin kapısız girişinden bir ihtiyar çıktı. Saçı sakalı bembeyazdı. Kamburunu düzeltmek istiyormuş gibi gerindi. Elleri, ayakları titriyordu. Gök kadar boş, gök kadar sakin duran denize baktı, baktı. (Tanıtım Bülteninden)
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Hasbahçe Kitaplığı · 20152,916 okunma
64 syf.
6/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Hangi durumda olursak olalım asla umudumuzu yitirmemeliyiz ve pes etmemeliyiz. Kara Memiş, namı Osmanlı denizcileri arasında yayılmış bir deniz askeridir. Bir gün Malta adası kuşatmasında Kara Memiş esir alınır. Zaman içerisinde Maltalı deniz korsanları tarafından yıllarca gemilerde forsa olarak çalıştırılır ve yaşlanınca korsanlar tarafından adada başı boş bir şekilde bırakılır. Kara Memiş 40 yıl boyunca her zaman Türk denizcilerin geleceğini hayal eder. Rüyasında gelen Türk gemileri yardımıyla içinde bulunduğu tutsaklıktan kurtulduğunu görür. Yine bir gün aynı rüyayı gördüğü sırada rüyası gerçek olur ve Türk gemileri gerçekten gelir. Gelen gemilerin yanına gider ve askerlere kendisini tanıtır. Kendisinin eski Osmanlı Denizcisi Kara Memiş olduğundan bahseder ve askerler bu durumu kaptanlarına iletirler. Kara Memiş kaptanın yanına götürülür ve bu sefer de kendisini kaptana tanıtır. Bunu duyan Turgut kaptan onun esir tutulduğu kırk yıl süresince tüm halkın onu merak ettiğini ve Kara Memiş’in kolundaki izi göstererek kendisinin onun oğlu olduğunu söyler. Kara Memiş kırk yıllık esaretinden  kurtulurken kırk yıl sonra oğluna da kavuşur. Malta Adası kuşatmasında kendisinin de yer almasını isteyen Kara Memiş’e oğlu Turgut Reis babasının yaşlı olduğunu söyleyerek babasına engel olmaya çalışır fakat Kara Memiş yaşlılığına aldırmadan Malta kuşatmasına katılır.
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Karanfil Yayınları · 20142,916 okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Ömer Seyfettin'in "Forsa"sı, I. Dünya Savaşı sırasında geçen ve savaşın Anadolu insanı üzerindeki yıkıcı etkilerini, özellikle de yoksulluk ve açlıkla boğuşan köylülerin yaşadıklarını
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Altın Kitaplar · 20172,916 okunma
64 syf.
7/10 puan verdi
Yine çocukluğumda okuduğum bir eserdi. O dönem için hayal gücünün ne kadar derin olduğuna şaşırmıştım. Şimdi ise anlatım dilinin yoğunluğunu ve etkileyiciliğini de görüyorum. Sürükleyici ve çok kısa bir kitap sizi bekliyor. Ömer Seyfettin, kalemi ve anlattıklarıyla çocuklara yine dersler ve öğütler veriyor. Çocuklara halen daha mutlaka okutulması gereken bir eser...
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Karanfil Yayınları · 20142,916 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Bu öykülerin yazıldığı dönemin çocukları çok mu olgundu, anlayamadım. Her ne kadar çocuk öyküsü gibi ise de okuyucuya dokunuyor. Şimdi bazen çocuğumla birlikte öyküler okuyorum. Onlarla kıyasladığım da
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin
çok çok üstün. Vatan sevgisi, vatan hasreti, görev bilinci, büyüklere saygı, Allah'a iman ve teslimiyet... Konu olarak ne ararsanız var öykünün içinde.
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Beyan Yayınları · 20162,916 okunma
64 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Kısa ama muhteşem bir eser. Yazarın kitaplarını hep sevdim hep beğendim. Her zaman yeri ayrıdır. Çünkü derin anlatımı ve hayal gücü muhteşemdir. Kitap severlerin her elinde olması gereken kitaplardan biridir.
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Karanfil Yayınları · 20142,916 okunma
#kitapvecayy_
128 syf.
1/10 puan verdi
Yaşasın Hürriyet ! Nidâları ile asıl hürriyetin , eşitlikte , açılıp saçılmada , ahlaksızlıkların diz boyu olduğu bir sistemde olduğunu zanneden bir toplumun akıbeti asla ama asla sağlıklı olmaz. Asıl özgürlük bu değil , Rabb'imizin bize din olarak seçtiği İslam dini , kanun ve yasalarıdır. Bu halde bize düşen , Yaşasın Şeriat ! Nidâlarını , davasını ayakta tutmaktır. Kitabı tavsiye ederim fakat rezillik nedir diye bilmek isteyenlere.
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Gün Yayıncılık · 20162,916 okunma
94 syf.
·
Puan vermedi
B u k i t a p t a
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin
in tam dört hikayesi var (Forsa, Vire, Teke Tek ve Teselli). Ben en çok Forsa hikayesini beğendim. Keyifle okunulası kitap tavsiye ederim ..
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Papatya Yayınları · 20052,916 okunma
64 syf.
4/10 puan verdi
Kitabın adını ilk defa duyanlar burada mı ? Bu seri bana hediye olarak gelmese bu kitapların hiçbirini okumamış, bilmemiş olacaktım. Diğer kitaplar kadar beğenmesem de okumak size birşey kaybettirmez. Şimdilik Hoşçakalın
Forsa
ForsaÖmer Seyfettin · Mavi Çatı Yayınları · 20172,916 okunma

Yazar Hakkında

Ömer Seyfettin
Ömer SeyfettinYazar · 178 kitap
Ömer Seyfettin (d. 11 Mart 1884 Gönen Balıkesir, – ö. 6 Mart 1920 İstanbul), Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Asker, şair ve güçlü bir edebi yeteneği olan bir öğretmendir. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne pek çok sayıda eser sığdırmıştır. 1884 yılında Gönen'de (Balıkesir) doğdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Beyle, Fatma Hanımın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönen'de bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Beyin görevinin nakli dolayısıyla Gönen'den ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi. Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanîye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesine kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsine devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu. Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordunun İzmir Redif Tümenine bağlı Kuşadası Redif Taburuna tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okuluna öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçüden ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı. Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Orduda görevlendirildi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncunun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemlere çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı. Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşının başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatmasında esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdunda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı. Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşanın organize ettiği Babıali Baskınına katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisinde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü. 1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Beyin kızı Calibe Hanımla evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü. 1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikâye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü. Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Martta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığına defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Mezarlığına nakledildi. En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikâyeler günümüzde de okunmaktadır. Detaylı bilgi ve kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Ömer_Seyf...
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.