2014 tarihinde yayımlanan Gözlerini Kaçırma, sevgili Irmak Zileli’nin ikinci romanı. Eserlerini titiz çalışmaların sonucunda ortaya çıkardığını çok iyi bildiğim yazarın bu romanı da diğer eserleri gibi teknik ve içerik olarak bir bütünlük içinde. Anlatıcı seçiminin, romanın ana çatısını ve konusuna kadar bir çok detayını belirlediğine dair çok önemli bir detayın, bu romanda muazzam bir uygulamasına şahitlik ediyoruz. Çünkü ikinci şahıs anlatıcı dilinden yazılmış bir roman olarak Gözlerini Kaçırma, ana karakter Didem’in zihninden geçenleri adeta dışarıdan bakan bir gözlemcinin açısından anlatıyor. Didem ile “sen” diye konuşurcasına onun bakış açısını benimseyen anlatıcı çarpıcı, katıksız, gerçekçi, zaman zaman sert üslubuyla genç bir kadının her anlamda hayatta var olma çabasını yansıtıyor. Didem, çok yalnız genç bir kadın bence ve roman boyunca bu yalnızlık çocukluğundan beri kurulamayan bağlar, yargılanma ve sevgisizlik eşliğinde perçinleniyor. Didem’in kendisi, annesi ve anneannesinin hayatları üzerinden üç nesillik bir kadın olma sorgusunu yürüttüğünü gözlemliyoruz. Bir kadın kız çocuğu, kız evlat, genç kız, bekar bir genç kadın, sevgili, eş ve anne rollerinden geçerken aslında neler edinir, neleri kaybeder? Anne-kız, kadın-erkek, ve arkadaş ilişkileri bağlamlarında ritmi hiç düşmeyen anlatımıyla bir kadının üzerine sadece toplumun genelindeki değil, hemcinsleri tarafından da yüklenen rolleri sorgulayan bu romanı ilgiyle okudum. Böylelikle sevgili yazarın yayımlanmış beş romanını da okumuş oldum; yeni kitabını sabırla bekliyorum.