1930’lardan 1960’lara kadar ciddi bir suskunluk dönemi görüyoruz. Bu yıllardaki tek parti rejimi, 2. Dünya Savaşı, DP iktidarı ne surette olursa olsun işçilerin kendilerinden olan bir yapı ortaya koymalarını engellemiştir. Türkiye’de çalışanlar, ancak 1961 Anayasası ile soluk aldı.
Orhan Kemal’in 1947’de kaleme aldığı “Grev” adlı öyküsü bu dönemin fotoğrafını çeker niteliktedir. Grevin kanunen yasak olduğunu öyküden anladığımız yıllarda dokumahane işçileri, ilginç bir yöntemle İtalyan usulü bir grev gerçekleştirirler. Makineler çalışır vaziyettedir; ancak üretim yoktur. Çalışma saatinin 8 saate indirilmesini ve ücretlerinin artmasını istemektedirler. Fabrika sahibinin oğlunun işyerine gelmesiyle olaylar gelişir. İşçi, patron ve polis arasındaki diyaloglar Türkiye’deki işçi hareketinin sosyolojik arka planını göstermekte...
Orhan Kemal'in okuduğum ilk kitabı olan Grev'de üslûp sade ve halk ağzından anlatılmış. Yazar okuyucuya vermek istediği mesajı doğrudan veriyor. Rahatlıkla okunabilecek bir kitap.Tavsiye ederim