Akıcı bir üsluba sahip olan Aytmatov, olayları adeta bir zincir halkası gibi ardı ardına bağlayarak akan bir su gibi anlatmıştır. Dili son derece sade ve açıktır. Bu nedenle okuyucu, onun eserlerini eline aldığında, kitabın kalınlığına bakmadan, kitabı elinden bırakmak istememektedir. Bir an önce eseri bitirip sonuca ulaşmak istemektedir.
Roman kahramanı Yedigey Cangeldin,cepheden döndükten sonra,Kazak bozkırlarında küçük bir aktarma istasyonunda çalışmaya başlar.burada tanık olduğu ve uzak geçmişine çağrışım yapan olaylar,gerçekte bir siyasi rejimin gümbür gümbür çöküşünün nedenleridir.
Yedigey’in çok eski ve yakın arkadaşı olan Kazangap ölür.Onun için bir cenaze töreni düzenlerler. Bu törene Kazangap’ın şehirde oturan oğlu ve kızını da çağırırlar. Kazangap’ın cenazesini mezarına götürürken,Yedigey kendisinin ve milletinin geçmişini,acı-tatlı,düşündürücü yanlarıyla bir bir gözlerinin önünden geçirir.O gün ‘Asra bedel bir gün’ olur onun için.Sevdikleri kişinin cenazesini Naymanlar’ın kutsal mezarlığına götürdükleri zaman,orada bir uzay üssünün kurulmuş olduğunu görürler ve cenazenin gömülmesine izin verilmez.Öte yandan,Rus-Amerikan ortak araştırması sonunda kozmonotlar,uygarlık düzeyi Dünyanınkinden çok daha yüksek bir gezegen keşfeder.Bu gezegende yaşayanlar dünyalılarla ilişki kurmak isterler.Fakat daha yüksek bir uygarlığı ,daha iyi bir yönetimi kendileri için zararlı gören dünyalı yöneticiler bu isteği reddederler.