Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İnsanca, Pek İnsanca

Friedrich Nietzsche

İnsanca, Pek İnsanca Gönderileri

İnsanca, Pek İnsanca kitaplarını, İnsanca, Pek İnsanca sözleri ve alıntılarını, İnsanca, Pek İnsanca yazarlarını, İnsanca, Pek İnsanca yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Olguların özü sanat ve dinle anlaşılamaz, oysa ki hemen herkes aksini düşünür. Hata, insanı derin, kırılgan hale sokarak din ve sanat çiçeklerini öne çıkartmasına neden olmuştur. Saf bilgi buna neden olamazdı. Bize dünyanın özünü anlatabilen kişi, bizi fena şekilde rahatsız edecektir. Bu, kendinden şey olan dünya değil, anlamı derin, zengin, muhteşem, mutluluk ve mutsuzlukla doğurgan olan idealar (hatalar)dünyasıdır. Bu sonuç, dünyanın mantıksal olarak yadsınması felsefesine yol açar ve bu, bu arada, dünyanın pratik olumlanması kadar tersine de yol açar.
Binlerce yıl dünyaya, ahlaki, estetik ve dini yargılarla, kör yaklaşımlarla, arzu ve korkularla baktığımız, kendimizi mantıksız düşüncenin kötü alışkanlıklarına teslim ettiğimiz için, bu dünya zamanla garip, ürkütücü, derin ve tinsel renklerle bezendi. Renk kazandı, ama ressamları biz olduk: insan aklı görünüşlerin ortaya çıkmasına izin verdi ve bunların yanlış algılanmalarını şeylere yansıttı. Sonra, çok geç olarak düşünmeyi bıraktı: şimdi deneyim dünyası ve kendindeki şey çok farklı ve ayrı gibi görünüyor ki, ikincisi için birincisine dayalı bir sonucu reddediyor, ya da, berbat ve gizemli bir biçimde, özsel olana varmak, özsel olmak için zekamızdan ve kişisel istemimizden vazgeçmemizi istiyor.
Reklam
‘Tüm değerler alt üst edilebilir mi? Belki İyi olan Kötü olabilir mi? Tanrı, şeytanın bir icadı ve inceliği olabilir mi? Her şey yanlış mı? Eğer aldatıldıysak, bu nedenle aynı zamanda aldatanlar değil miyiz? Biz de aldatanlar olmalı mıyız?’ Bu tür düşünceler onu, hep ileriye doğru yöneltir ve yanlış yönlendirirler. Yalnızlık onu sarar, onu sarmalar, daha tehdit edici, boğucu, yürek sıkan, korkunç tanrıça ve mater saeva cupidinum - ama yalnızlığın ne olduğunu bugün kim biliyor?
“Ceza verilebilecek olan hiçbir zaman ceza almaz. Suçlular karşındaki suçumuz onlara alçak muamelesi yapmamızdır.”
“Sonsuza dek seveceğine veya nefret edeceğine veya sadık kalacağına söz veren kişi, kendi elinde olmayan bir şey için söz vermektedir.”
Reklam
“Kişi eylemleri için söz verebilir, ama duyguları için veremez, çünkü ikincisi istem dışıdır.”
“Binlerce yıl dünyaya, ahlaki, estetik ve dini yargılarla, kör yaklaşımlarla, arzu ve korkularla baktığımız, kendimizi mantıksız düşüncenin kötü alışkanlıklarına teslim ettiğimiz için, bu dünya zamanla garip, ürkütücü, derin ve tinsel renklerle bezendi. Renk kazandı, ama ressamları biz olduk”
Eğer kişi hesabını doğru yaparsa ve insan yaşamının, en mazlum insanın bile gündelik yaşamında bolca bulunan bütün o huzur anlarını unutmazsa, dünyada donuk gözlerin görebileceğinden çok daha fazla mutluluk vardır.
İyilik adına..
Bize şimşeklerini yolladığı ve bizi ıslattığı zaman doğayı ahlaksızlıkla suçlamıyoruz; o zaman neden zarar veren insanlara ahlaksız diyoruz? Çünkü ilk durumda, gereklilik, ikinci durumda istemin özgür seçimi olduğunu kabul ediyoruz. Ama bu farklılık düşüncesi hatalıdır. Dahası, istenilerek verilen zarar da her durumda ahlak dışı olarak adlandırılamaz: örneğin hiç düşünmeden bir sineği öldürürüz, çünkü sesi bizi rahatsız etmiştir. Kendimizi ve toplumu korumak için, bir suçluyu isteyerek cezalandırıp ona zarar verebiliriz. İlk durumda, birey, kendisini korumak veya rahatını sağlamak için isteyerek zarar vermektedir. İkinci durumda zarar veren devlettir. Tüm ahlak kuralları, meşru savunma için isteyerek zarar vermenin yolunu açarlar, yani yaşamı sürdürme söz konusu olduğunda. Ama bu iki bakış açısı, insanların birbirlerine karşı yaptıkları tüm kötülükleri açıklamaya yeterli. İnsan ya hoşnut kalmak veya hoşnutsuzluktan uzaklaşmak ister. Bu, bir anlamda yaşamı sürdürebilme çabasıdır. Socrates ve Platon haklıydılar: insan ne yaparsa yapsın, iyilik için yapar, yani, zeka seviyesine us yürütme ölçüsüne göre, ona iyi (yararlı) göründüğü biçimde.
Reklam
‘Ölü adam, yaşamayı sürdürür; çünkü yaşayanların düşlerinde görünür.'
"Burada yaşamaktansa ölmek daha iyi diyen emredici ve cezbedici bir ses duyulur. Ve bu "burası",'ev', o zamana dek sevilen her şeydir!"
Yargıların Dilemması
"Tüm değerler alt üst edilebilir mi? Belki iyi olan kötü olabilir mi? Her şey yanlış mı?" Doğru nedir? Hata yapmak ne demektir? Dilemmanın kelime tanımından yola çıkmak gerekirse "İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini izlemeye zorlayan tartışma ve sorun durumudur." Özetlemek gerekirse filmin sonunda bir şeyi seçiyoruz ve toplumsal yargılara göre seçimlerimiz ile yargılanıyoruz. Toplumsal kabuller adı üzerinde toplumlara göre değişmez mi? Aynı toplumda bile yaşanan olaylar, geçen yüzyıllar "doğru"yu değiştirmez mi? Bir toplumun kabulünün dışında bir şey yapmak bunu kabul edilemez mi yapar? 'Hata' kime göre hatadır? Ahlak nedir? "Yeter, hala yaşıyorum ve yaşam ahlak tarafından düzenlenmedi. O, yanılma üzerine kuruldu."
İnsanca, Pek İnsanca
İnsanca, Pek İnsanca
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.