Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Leyla ve Mecnun

Fuzuli

Leyla ve Mecnun Hakkında

Leyla ve Mecnun konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Divan edebiyatı sahasındaki özgün çalışmaları ile tanınan Prof. Dr. Muhammet Nur DOĞAN daha önce Yapı Kredi Yayınları Klâsik Yapıtlar dizisi arasında beş baskı yapan “Fuzulî – Leylâ ve Mecnun, Düz Yazıya Çeviri, Notlar ve Açıklamalar” adlı kitabının 6. baskısını, kültür ve sanat yayıncılığının marka ismi Yelkenli Yayınevi kitapları arasında yayımladı. Divan şiirinin birinci büyük mesnevîsi olan Fuzulî’nin Leylâ ve Mecnun’undan sonra ikinci ve son büyük mesnevîsi olan Hüsn ü Aşk’ı da nesre çeviri ve açıklamaları ile birlikte neşreden Prof. Dr. Muhammet Nur DOĞAN’ın bu önemli eserleri gerek Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinden ve gerekse şiir, edebiyat ve kültür dostlarından binlerce okuyucu ile buluştu ve çok ciddî bir kitleye ulaştı. Türk edebiyatının en büyük mesnevîlerinden biri olan Leylâ ve Mecnun, muhteşem lirizmi, Türk, Arap ve Fars toplumlarının ürettikleri ortak kültür ve medeniyet değerlerini bir hazine sandığı gibi içinde taşıması, beşerî ve ilahî aşkı aynı kudretle yansıtmaktaki başarısı ile bütün dünya edebiyatlarının evrensel değere sahip şaheserleri arasında yerini hakkı ile almıştır. Prof. Muhammet Nur DOĞAN hazırladığı bu 6. Leylâ ve Mecnun baskısı, içerdiği 170 çok önemli not ile birlikte artık kültür, sanat ve edebiyat yayıncılığında vazgeçilmez bir yer kazanmış bulunuyor. Estetik, semantik, dinî, tasavvufî, tarihî ve gündelik hayata ait bilinmeyen çok sayıda hususun kapılarını aralayan bu notlar Divan edebiyatının klâsik meselelerine büyük bir isabetle çözümler getiriyor. Çoğu günler, haftalar ve aylarca süren yoğun çabalarla sonuca ulaştırılmış bulunan bu metin çözümlemeleri okuyucuda arkeolojik bir keşif heyecanı uyandırıyor. Prof. DOĞAN oldukça akıcı bir üslûpla kaleme aldığı kapsamlı Önsözünde Leylâ ve Mecnun’un başka araştırıcılar tarafından gerçekleştirilen daha önceki neşirlerinde çok büyük hatalar bulunduğunu söylüyor ve bu iddiası ile ilgili ilginç örnekler veriyor. Muhammet Nur DOĞAN’ın bir başka önemli iddiası da, Hüsn ü Aşk’ın çok güçlü bir tahkiye anlayışı ile kaleme alındığı; bu sebeple bizim millî romanımız olmayı hak ettiği hususudur. Ondaki bu tahkiye özelliği, bir taraftan insan ruhunun Allah’a yükselişinin anlatıldığı tasavvufun (vahdet-i vücut) mistik macerası ve buna paralel olarak da aşkın bütün güzelliklerinin yansıtıldığı beşerî dram olmak üzere iki boyutu birlikte (müsenna) aksettirmektedir. Aynı zamanda şair olan Muhammet Nur DOĞAN’ın şiirsel bir dille gerçekleştirdiği çeviri, çağların en büyük duygu, aşk, hikmet romanı olan Leylâ ve Mecnun’un akıcılığını büyük bir başarı ile yansıtıyor. Kitapta bulunan lirik karakterli 24 gazel ve 2 murabba çevirisi ise manzum olarak yapılmış. Yeni kapağı ve mizanpajı ile büyük bir özenin ifadesi olan kitap divan şiirinin en büyük eserlerinden birisi olan Leylâ ve Mecnun’un önemine uygun bir baskı hâlinde okuyucunun hizmetine sunulmuş. Eserin sonuna eklenen 20 adet minyatür ise bu acılı aşk ve ıstırap serüveninin çizgi romanı niteliğinde.
Yazar:
Fuzuli
Fuzuli
Tahmini Okuma Süresi: 17 sa. 0 dk.Sayfa Sayısı: 600Basım Tarihi: Mart 2009İlk Yayın Tarihi: 1972Yayınevi: Yelkenli Kitabevi
ISBN: 9786055836016Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 66.1
Erkek% 33.9
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Fuzuli
FuzuliYazar · 22 kitap
Mehmed bin Süleyman Fuzûlî (Fużūlī (فضولی); d. 1483, Hilla - ö. 1556, Kerbela ya da Bağdat), Türk divan şairidir. Asıl adı Mehmet bin Süleyman'dır. Türk Bayat boyundan olduğu aktarılmaktadır. Türk şiirini önemli ölçüde etkilemiştir. Yedi Ulu Ozan'dan biri kabul edilir. Ailesi göçebe hayatı bırakıp günümüzdeki Irak bölgesine yerleşmiş olan Oğuzların Bayat boylarındandır. Fuzûlî; ne kadar kesin bilinmese de 1483 yılında Akkoyunlular zamanında şimdiki Irak'ta Kerbela veya Necef'de veya Kerkük iline bağlı Kale semtinde doğduğu tahmin edilir. Fuzûlî iyi bir eğitim almak için ilk önce Hillah şehirinde müftü olan babasından, ve daha sonra Rahmetullah adındaki bir öğretmenden eğitim görmüştür. Daha sonraki öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte; eserlerinden İslamî bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Su Kasidesi'nin 2. beytinde; "Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem" "Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su" diyerek astronomi bilgisinin de iyi olduğunu ortaya koymuştur. Türkçe Divanı'nın önsözünde; “İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir.” demektedir. Türkçe, Arapça ve Farsça divan şiirlerini yazmıştır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır. Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, Ehl-i Beyt'e duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. "Leyla ve Mecnun" mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir. İran şiirinden Hâfız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemâle erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir. Onun, Kerbela'da 1556 yılında içinde yaygın olan salgın bir hastalık sonucunda, veba veya kolera'dan öldüğü tahmin edilir. Fazilet (erdem) kelimesinin kökü olan "FUZUL" kelimesinden türeyen -fazilet sahibi -erdemli manasında fuzuli mahlasını kullanmıştır. Irak'ta yaşamıştır. Hayatı yoksulluk, bahtsızlık ve ilgisizlik içinde geçmiştir. Bu durum onu derinden etkilemiş ve bu yalnızlık duygusu sanatının ilham kaynağı olmuştur. Yaşadığı atmosferi şiirine yansıtmıştır. Kendisi çölde yaşamış; çöl kimsesizlik, hasret ve hüzün demektir. Fuzuli bu unsurları şiirinde yoğurmuştur. Fuzuli şiirlerinde Tek Varlık görüşünü en fazla işleyen şairdir. Onda "Visal" (Allah'a kavuşma) isteği kuvvetlidir. Ama vuslat yoktur. Tasavvuf onda yaşı ve sanatı ilerledikçe koyulaşmıştır. Divan edebiyatında ilah-i aşkı en fazla işleyen şairdir. Bu durum ondaki ideal aşkı gösterir. Fuzuli derdi, ıstırabı seven bir kişidir. Nitekim şu beyiti bunu açıkça gösterir. "Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib Kılma derman kim helakım zehri dermanındadır." Fuzuli derin ve samimi bir aşk şairidir. Ölüm, toplum, yoksulluk, felsefe, tabiat temalarını hep bu aşk etrafında yazmıştır. Çağdaşlarına göre sade bir dili vardır. Arapça, Farsça ve Türkçe'yi çok iyi bilen şairin gücü; bu üç dilden aldığı kelimeleri kullanıp, bunlarla düşünmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu yönüyle Divan Edebiyatı'nın en büyük şairlerinden sayılmaktadır.