Makine Yazı kitaplarını, Makine Yazı sözleri ve alıntılarını, Makine Yazı yazarlarını, Makine Yazı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve biz kaldık geriye, çok azımız kaldı ve onların yaptıklarını tersine çeviremiyoruz; içimizin bir parçasını dışımızda taşıyoruz, beyaz bir çanağın içinde; hâlâ onların seçimleriyle yaşıyoruz.
Bence zaman, bir şeyden gerisin geri uzaklaşmak gibidir: bir öpücükten mesela. Önce öpücük vardır; sonra bir adım gerilersiniz ve görüşünüze gözler girer, sonra siz geri adım attıkça gözlerin etrafını yüz çevreler; sonra yüz bir bedenin parçası olur, o beden bir kapı girişiyle çevrelenir, kapı girişi de etrafındaki ağaçlarla. Patika uzar ve kapı küçülür, görüşünüzü ağaçlar doldurur ve kapı kaybolur, sonra patika ormanda kaybolur, orman da tepelerin arasında. Yine de merkezde bir yerde hâlâ o öpücük vardır. Zaman böyle bir şeydir işte.
Herkesin hatıraları nesnelerden oluşuyor anlaşılan, ama benimkiler değil, yani pek sayılmaz; benimkiler konuşulmayan şeylere dair, ve yalnızca kelimelere, unutulabilen kelimelere dökülemedikleri için unutmadığım hatıralar.
Biriyle aranızda bir düğüm olması böyle bir şeydir işte. Aranızda hiçbir şey -en basit hisler bile- bir şekilde birbirine dolanmadan ulaşamıyor gibidir ötekine.
Alıştığım tarzda bir kitap değildi öncelikle. Yerli yersiz betimlemelerin yoğun olduğu bu kitabı okurken tamamen hayalinizde canlandırdığınız bir yerde var oluyorsunuz ve her seferinde betimlemeler değişiyor. Konuşan Saz adlı karakterin gökyüzü şehrinde melek ile olan diyaloğu ile oluşan bir kitap (aslında melek sandığı insan fakat hikayelerden ötürü melek sanıyor). Fırtınadan, insanların felakete sürüklendiğinden, azizlerden ve hikayelerin anlatılması gerektiğinden bahsetmesinin yanı sıra kendini arayan bir gencin hikayesi. Aynı zamanda bu genç kendini aramaya bir kızın peşinden giderek başlıyor diyebiliriz. Sonu beklemediğim bir şekilde biterken sonunun son olduğunu da anlamadım. Çünkü son sayfaya kadar olayın ne olduğu ve nereye gideceği belirsiz. Normalde bu durum (belirsizlik) okuyucuyu heyecanlandırır ama bu kitapta sıktı. Felsefi yönden -az çok- zengin bir kitap olabilir fakat ne olduğunu son sayfalara kadar anlamaya çalıştığım betimlemelerin içinde kaybolduğum bu kitap orta halliydi diyebilirim. Şunu da eklemeliyim; kitap, olan olayı anlamaktan çok kelime kalabalığı ile o mekanı hayal etmeye zorluyor bu da kitabın esas konusunu kaçırmanıza neden oluyor.
“Patika, yalnızca kendini içinde bulduğun bir yerin ismidir. Onun üzerinde nereye gittiğin yalnızca bir hikayedir. Onun üzerinde nerede bulunduğunsa başka bir hikaye.”