Edgar Allan Poe, polisiye türünün atası. Günümüz polisiye ve bilim kurgusuna, hatta korku türüne 1800'lü yıllardan ışık tutan bir dahi zeka.
Kitap yazara ait 4 öyküden oluşuyor ve ben en çok Morgue Sokağı Cinayetleri'ni sevdim. 41 sayfa süren bu kısa öykü bende öyle bir tat bıraktı ki tekrar okuyup detaylara bir daha bakmak istedim. Bildiğim kadarıyla başka eserlerinde de yer verdiği C. Auguste Dupin karakterine hayran kaldım. "Geceyi yalnızca gece olduğu için seven", müthiş bir gözlem ve tahlil yeteneğine, imrenilecek bir zekaya ve hayal gücüne sahip bu karakterin adının geçtiği diğer Poe kitaplarını da okuma isteği duydum.
Diğer yandan öykü olay örgüsü ve düğümlerin çözülmesi ile tam bir mantık zorlamasıydı. KPSS Türkçe sözel mantık soru tarzlarını bilenler için söylemeliyim ki o sorular bu öykü karşısında leblebi olarak kalır. Okurken zihnimde kapılar, odalar, bahçeler açıldığını hissettim. Okuyan herkes dilerim benim aldığım tadı alır.
Kitapta yer alan ve değinmeden geçemeyeceğim "Oval Portre" isimli öykü ise vermek istediği mesajları olan bir kıssadan hisse. Bir şeye çok uzun süre bakınca onu görmemeye başlamakla ilgili. Yazar bize sevdiklerinizin yüzlerine bakın, ama gerçekten bakın ve görün diyor. Görmeden bakmak, kendi işlerin, hırsların ya da meşgul olduğun şey her neyse onunla ilgilenirken, onu düşünürken bakmak, birine gerçekten bakmak olmayabilir.
Eğer yazarı okumaya yeni başlayacaksanız bu kitap sizin için çok uygun çünkü ben Kara Kedi kitabı ile başlamış ve sonrasında önyargılı davranmıştım. Şimdi iyi ki okudum diyorum.