Charles Dickens okumaya "Büyük Umutlar"la başlamıştım. Büyük Umutlar'ı iki günde bitirmiştim. Nefis ve akıcı bir kitaptı -şu an içeriğe dair hiç bir şey hatırlamıyorum fakat kitabın bende yarattığı etkiyi hâlâ hatırlıyorum-. Garip!
Perili Ev uzuunca bir süredir listemdeydi. Oldukça merak ettiğim de bir eserdi fakat okurken biraz hayal kırıklığına uğradım. 250-300 küsür sayfalık Büyük Umutlar nasıl akıp gittiyse 45 sayfalık Perili Ev de o kadar yavaş aktı. İlk 15-20 sayfa güzeldi, başarılı ve merak uyandırıcıydı fakat bir anda ip koptu, kurgu değişti sanki. Aynı kitabın içinde farklı bir "metin" okumaya başlamış gibi hissettim. Bu durum kitabın kurgu bütünlüğünü kurmamı çok zorlaştırdı. Bu nedenle okuma zevkim kaçtı, kitaba odaklanmakta çok güçlük çektim.
Kitabın konusuna gelecek olursak şöyle özetleyebilirim; kırsal kesimde bulunan, garip hadiselerin vuku bulduğu belirtilen bir ev var. John isimli karakterimiz sağlık sorunları nedeniyle kırsal bölgede ev bakıyor. Tesadüf bu ya, bu eve denk geliyor ve kız kardeşi ve yardımcılarıyla beraber bu eve yerleşmeye karar veriyor. Eve yerleşmelerinin ardından işler garipleşiyor. Evde duyulan bazı garip sesler, kimi zaman görüldüğü bildirilen gözler ev ahalisini ürkütüyor. Ardından bir dizi olay gerçekleşince karakterimiz yakınlarından yardım alarak durumu incelemeye başlıyor.
Tuhaf bir öyküydü. Yukarıda da dediğim gibi başta çok akıcı ve merak uyandırıcıyken ilerleyen yerlerde kurgu kopuk bir hal aldı. Eğer okuyacaksanız bunu bilerek okumanız işinizi kolaylaştırır diye düşünüyorum.
Keyifli okumalar...