Tess Gerritsen serisinin diğer kitabıyla geldim. Yine soluksuz bitirdiğim bir maceraydı. Crispin müzesinde Bayan X’ in mumyalanmış cesediyle başlıyor hikaye. Bin yıllık sanılan bir cinayetle. Ama öyle olmadığını cesedin yakın bir tarihe ait olduğunu diş dolgusu ele veriyor. Müze bir kara delik gibi içine çekerken Rizzoli ve Isles’ı, bu kara delikte bir cesetten daha fazlasına ulaşacaklar; ‘tsantsa’lara… Bütün bunlar aslında Tari ya da Josephine ile alakalı. Geçmişin cinayetiyle hayatını sürekli kaçarak ve başka isimlerin ardına saklanarak geçirmek zorunda kalınan bir yaşam. Zamanda yolculuk bizi Mısır’a, kazılara, arkeologlara, psikopatlara en sonunda da cinayetlere ulaştıracak. Sapıkça bir koleksiyon peşinde olan iki arkadaş Jimmy Otto ve Bradley Rose. Islah evinde tanışan ve ıslah olmayan sorunlu iki insan. Neyseki Bradley’in her zaman arkasını kollayan babası Kimball, Jimmy’i kollayan kardeşi Carrie, Josephine’i kollayan (her anlamda) annesi Medeia var. Olaylardan cinayetlere, cinayetlerden sebeplerine geçtikçe afallayacaksınız ama bir sonraki bölüme geçmek için heyecanınız hep taze kalacak. “İnsanların bir yeri öğrenmesi için cinayet kader etkili hiçbir şey olamaz.”