"Bana sorarsanız ; Şamanlar çağlar boyu yanlış anlaşılmaya maruz kalmışlardır. Bir Şaman denilince akla gelen ; Kafasında kartal ya da şahin türlerinden yapılmış beline kadar uzanan bir taç, tibet rahipleri gibi sürekli trans halinde olan ve dış dünyadan bağını kesip aydınlanmaya çalışan, ayahuasca çayı içip, uyuşturucu kullananlardan farkı olmayan biri olarak tabir edildi. Aslında Şamanizim bir din değildi ve aydınlanmaya ulaşman için seni asosyal biri haline getirmiyordu. Aksine daha sosyal olmanı ve ikili ilişkilerini düzeltmeni istiyor. Şamanlar ilk zamanlarda insanlar arasında çok rağbet görülen kişilerdi. Çünkü bir Şaman'ı Şaman yapan özelliklerden birisi ; Çok iyi bitki simyasına hakimdir. Bu yüzden birisi hastalandığı zaman bitkilerin şifalı enerjisini kullanarak, onları belli oranlarda kombine edip, hastayı günler içersinde tekrar eski sağlığına kavuşturabilirdi. Çağın ilk psikologları olmuştur, insan ilişkilerinde negatif bi durumu bilgeliklerini kullanarak, pozitif bir anlaşma sağlayabiliyorlardı. Son birkaç yüzyıldır hastahanelere çok daha fazla ihtiyaç duyuyoruz çünkü eski gelenekleri unuttuk. İlaç sektörü, bu madde boyutunun bir parçası olduğu için, kişilere anda şifanın nasıl bir şey olduğu unutturuldu. Bir Şaman der ki ;
"Ruh hastalanmadan, beden hastalanmaz"
Malesef biz ruhumuzu, bu madde boyutunda unuttuk. Bahsi geçen "ruhunu şeytana satma" deyimi burdan gelmektedir !