Bir haykırış.
İman yangını çıkmış bir asırda,
Tutuşmasın diye evlatlar,
Zalimlere karşı yapılan bir haykırış.
Çıkarıldığı mahkemelerde,
Şahsını savunma gereği hissetmeyip,
İman, vatan, gençlik diyerek,
Ardına aldığı talebeleriyle,
Bugün milyonların da hep bir ağızdan yaptığı,
İmani haykırış.
Üstad Bediüzzaman’ın haykırışı bahsettiğim.
İmani hakikatleri,
Güneşin karanlıkları yarıp geçtiği gibi,
Zihinlere nakşeden İslam mücahidi haykırışı...
Evet “Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyor, bize Allah’ı tanıt!” diyen lise talebelerinden, girdiği hapishanelerdeki en azılı mahkumlara kadar kurtuluş yolu arayan her insanın üstad edindiği, hem dünyasını hem ahiretini kurtarmaya vesile kıldığı dahi bir haykırış O’nunki…
İngiliz Nazırı’nın “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” beyanatına karşı “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” diyerek meydan okuyan Kur’an’i bir haykırış.
Mahkemelerden mahkemelere sürüklenirken, siyasi bir cemiyet kuracağı iddialarına karşı her daim, "Ben imanın cereyanındayım, karşımda imansızlık cereyanı var, başka cereyanlarla alakam yok." cevabını veren asil duruş.
Müslüman asildir ona göre. Esir düştüğü Rusya’da, Rus Çarı’na karşı ayağa kalkmayıp “Ben Müslüman bir alimim. İmansız birine kıyam etmem!” diyerek idamı göze alan ve daha sonra özür dileten Muhammedi bir haykırış.
Cenab-ı Hakk’a tam teslimiyet, Kur’an’a tam bir talebe, Efendiler Efendisi Resulullah’a eşsiz bir biat. Seksen küsur sene ömrü boyunca zevk namına bir şey bilmeyen, dünyevi ıstıraplara maruz bırakılan Bediüzzaman’ı hangi cümlelerle anlatırsanız anlatın hep bir şeyler eksik kalacaktır. Haram endişesiyle başkalarının tarlalarından bir şey yeme olasılığına karşı hayvanlarının ağzını bağlayan bir baba ve abdestsiz kesinlikle süt emmediği mübarek bir ananın oğlunu nasıl hakkını vererek anlatabilirim ki?
Ey koca Üstad! Belki iman davanı, seni ve eserlerini hakkıyla anlayamadık, hakkını veremedik bir Müslüman olarak ama söz veriyoruz ki; Allah’ı, Kur’an’ı, Efendimiz’i, Nur eserlerini dilimizin döndüğünce insanlara tebliğ edeceğiz. İhtiyaç sahiplerine ulaştıracak ve bu ülkede İslam Sancağı’nı indirtmeyeceğiz. “Allah’ım yok mu bir talebem?” nidana karşı milyonlarca taleben olarak sana söz veriyoruz.
Minnet ve rahmetle…
Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatını anlatan bu eşsiz eseri kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Not: Kitabın Latince baskısı mevcuttur...
Saygılarımla…