Bu incelemest yorumsuz, olabildiğince içeriksiz, sadece ön konuyu barındıracaktır. Bu sıkıcı ve ciddi cümleden sonra, devam edeyim konuma.
Yeni ortaya çıkmış Sanat ve Kültür müsteşarı lazım gelirken, iki aday var ortada. Biri diğerinden, diğeri birinden beter. Ne şiş yansın ne kebap der Başbakan ve "üçüncü kişi olsun!" der. Ortada üçüncü kişi, bizim felaket Şaban. "Aman efendim, kadastrocuyum, nasıl olur?" derken, olur. Böylesi başlar bütün hikaye.
Haldun Taner bu oyunda satir (taşlama) dilini korumuş ve Dünya'nın beğenisini almış. Reindhardt Kıpphart, Martin Walser, Svatoslav Richter gibi farklı kıtalardan, insanlar, Azeri ve Gürcü yazarlardan övgüler toplamış. İnsan ister, böylesi övünülen bir oyunu bugün de izlesek diye de, işte nerede, sanırım bunun cevabı yok.
Vatan Kurtaran Şaban oyunu 1965 yılında yazılmış, 1967 yılında Devekuşu Kabare'nin kurulmasıyla oynanmış. Haldun Taner; "1978 Türkiye'sinde aynı güncelliği muhafaza etmesi bir arpa boyu yol almadığımızı gösteriyor." buyurmuş. Buyurmuştur, inanılır.
