“Yalnızca başlangıçtaki vesileye bakmakla yetinirseniz, bir sevginin gücünü yanlış değerlendirirsiniz.”
Edgar,masum düşünceleri yakıcı sırla kirletilmiş masum çocuk…
Başkahramanımız Edgar bir hastalık geçirmiş ve de kendisini toparlaması üzere babası tarafından annesi ile bir tatile gönderilmiş, bir otele gelmişti.
Sessiz sakin bir çocuk olan Edgar ile eş zamanlı, otele iş dolayısıyla gelmiş Baron ise sıkılıyor ve kendine yeni bir eğlence arıyor, fakat bulamıyordu. Otelde aradığı teşekkür rden bir eğlence, yani kadın yoktu. Ta ki Edgar’ın güzel annesi gelene dek…
Nasıl yakınlaşabilirdi Baron bu güzel kadına… Edgar bu yoka açılan kapı olacaktı. Baron bu fikri iyi düşünmüş ve Edgar’ı kısa sürede dost edinmişti. Doğru seçimdi. Edgar onu güzel annesine götürmüştü.
“Yaşanmamış duygular birikerek aşırı ağırlaşır ve değeceğine inanılan ilk kişi ile karşılaşıldığında alabildiğine boşalır.”
Edgar’ın güzel annesi de böylece düştü.
İşte o zaman değersizleşti Edgar. Kullanıldı ve bir kenara atıldı.
“Hiçbir şey zekayı tutkulu bir kuşku kadar bileyemez. Hiçbir şey olgunlaşmamış bir zihnin bütün olanaklarını karanlıkta kalan bir iz kadar harekete geçiremez.”
Yalanlara açtı gözlerini. Ve şüpheye düştü Edgar. Artık huzur yoktu.
“İlerideki aydınlatılmamış ara yolların gölgeli karanlığında da huzur yoktu.”
Stefan Zweig’in kaleminden Yakıcı Sır… Tüm kitapları gibi, çok beğendiğim bir kitap oldu.
Kesinlikle tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
Kitapla kalın:)