Kızılderililerin hayatı, inançları, yok edilmeleri ve topraklarından sürülmeleri ile ilgili pek çok kitap yazıldı.
Amerikan Emperyalizmi Hollywood kültürü ile Kızılderilileri sürekli vahşi, ve acımasız olarak gösterdi.
Dünya ölçeğinde bu gösteri dünyasının etkisi ile Kızılderililere uzun bir süre olumsuz baktı.
Sonraları aklını özgürleştirebilmiş bazı sanat adamları Kızılderilileri daha gerçekçi anlatmaya başladı.
Kızılderililer pek çok acılar çektiler. Neredeyse yok edilmenin eşiğine geldiler. Açgözlü beyaz adamların yenemedikleri bir gerçek vardı. “Kızılderililerin Doğa Felsefesi”…
Yazar da Kızılderililerin Doğa Felsefesinin ışığında ulaşabildiği kaynaklardan Kızılderili Reislerinin görüşlerini derlemiş.
Kızlderililerin beyaz adama bakışını, Beyza adamın dini inancını, kendi inançları ile karşılaştırmalı yaklaşımlarını, değişik kabile reislerinin gözlemlerinden değerlendirmiş.
İşgalci beyaz adamın doğayı talanından, katliamlarına, verdikleri sözlerinden dönmelerinden, siyasi kararlara kadar iki yüzlü beyaz adamı fikirleri ile yerden yere vurmuş.
Kitap acı ve hüzünle beraber, doğanın insan ruhuna kattığı zenginliği, felsefi öğretileri ile okuru o dünyaya çekip götürüyor.