Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi çabalarıyla oluşmuş zenginlerin...
Aslında, kitleler, sömürenlerin inançlarını değiştirmekten ziyade sömürücülerin sömürme haklarını onaylamak için ekonomistlerin yaydığı safsatalara asla inanmadılar! Varlıklı sınıflardan hiç destek bulamayan, sefalet içinde ezilen işçi ve köylüler, zaman zaman isyanlarla hak talep etmiş olsalar da, kendilerine her şeyin yapılmasına sin verdiler. Şehirlerdeki herhangi bir işçi, kitlesel mülkiyetteki sermayenin bir servet fonu yaratarak bir gün herkese pay edileceğine ve herkesin bundan yararlandırılacağına bir an inansa bile bu yanılsama da diğer sayısız yanılmasa gibi yok olacaktır. İşçi yoksul olduğunu, yoksul kalacağını fark eder; kendi çabalarıyla oluşmuş zenginliklerin en ufak bir bölümünü bile efendilerinden koparmak için ya isyana ya da greve başvurmalıdır, yani aç kalma korkusunu kabullenmeli ve imparatorluğun, krallığın ya da cumhuriyetçilerin yaylım ateşine maruz kalmazsa eğer hapse atılmayı göğüslemelidir.
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı...
Reklam
Duayı emir subayı etti ama ona dikkatimi vermedim, çünkü önümdeki kitlesel sefalet tablosuna dalıp gitmiştim. Fakat konuşma şöyle bir şeydi: "Cennet'te ziyafetler bekliyor sizi. Burada ne kadar açlık, ne kadar ıstırap çekerseniz çekin, Cennet'te sizi ziyafetler bekliyor. Talimatları izlediğiniz takdirde elbet." Bu şekilde sürüp gidiyordu. Akıllıca bir propagandaydı bence, fakat iki sebeple işe yaramayacaktı. Birincisi, bu propagandayı dinleyen adamlar hayal gücü yoksunu ve maddeciydiler; göze görünmeyen şeylerin varlığından haberleri yoktu ve onları bekleyen cehennemden korkmayacak denli, yeryüzündeki cehennemi kanıksamışlardı. Ve ikincisi, gece boyunca çektikleri uykusuzluk ve zorluktan ötürü bitip tükenmiş, uzun süre ayakta bekletilmekten mustarip, açlıktan başı dönen bu adamlar, kurtuluşa değil yemeğe hasrettiler. "Ruh avcıları" (bu adamlar dinî propaganda yapanlara böyle diyorlar) çabalarının daha etkili olmasını istiyorlarsa, psikolojinin fizyolijik temelini biraz araştırmalılar.
Sayfa 83 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun’ yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Reklam
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir yazarla vedalaşmak demek o yazarın bütün eserlerini okuyup bitirmek demektir. Heralde vedalaşacağım yazarlardan biride Jack London olacaktır. Jack London demek sorgulamak demektir, yoksul halkaları savunmak demektir , doğa aşığı olmak demektir, haksızlıklara boyun eğmemek demektir, adaletsiz yönetimlere insanlık dersi vermek demektir. Bende çok ayrı bir yeri var bu yüzden. Gelelim Ekim ayında okuduğum son kitap ve benimde okuduğum 9. Jack London kitabına yazarın kendi yorumuyla başlıyorum; " Başka hiçbir kitabım için yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim. diyor ve ayrıyeten bu kitabım roman değil bir inceleme araştırma kitabıdır diye bahsediyor ünlü yazar. Gelelim kitabın konusuna Jack London 1902 yılında bir süreliğine Londra'nın en yoksul yerlerinden biri olan Doğu Yakasına gelir ve oradaki yoksul insanlar gibi yaşamaya başlar. Onlar gibi giyinip onlar gibi yiyecek arar aç kalmamak için iş arar yani kısacası onlardan biri olur. Kaldırımlarda bulduğu meyve çöplerini yiyenler, hastalık taşıyan paçavralarla dolaşanlar, düşkünler evinde yer bulamayıp sokaklarda yatanlar. Resmen bir kitlesel sefalet tablosu ile karşılaşır.İngiltere imparatorluğunun karanlık yüzünü cesurca dile getirmesi  toplumsal adaletsizliği tüm yalınlığıyla aktarması yazara olan hayranlığımı dahada artırdı diyebilirim. Harika bir kitap muhakkak okuyun derim. Herkese Keyifli Okumalar. .
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · İletişim Yayınları · 20213,543 okunma
Eduardo Galeano
Eduardo Galeano
Dunyadaki diktatörlüklerin yorulmak bilmez fabrikası Birleşik Devletler kimseye demokrasi dersleri verecek ahlaki yetkiye sahip değil... Dominik Cumhuriyeti' nin bitip Haiti'nin başladığı sınırda yolcuları uyaran büyük bir tabela var : Kötü Geçiş . Öteki tarafta siyah cehennem var .Kan ve açlık , sefalet , hastalıklar ... Kongo'da 2002 sonlarında yarıda kalan dört yıllık savaş süresince en az üç milyon sivil öldü. Koltan yüzünden öldüler , ama bunu onlarda bilmiyordu.. Bilinen bütün koltan rezervlerinin hemen hepsi Kongo kumlarında. Irak'ın yıkımı hak etmesinin sebebi yalnızca masalsı petrol zenginliği değil : Dicle ve Fırat tarafından sulanan bu ülke çok daha beterine müstahak , çünkü tüm Ortadoğu'nun en zengin tatlı su kaynağı. Afgan topraklarında üç binden fazla köylü , hiçbir ilgileri yokken , Bin Ladin'i arayıp bulamayan bombalarla paramparça oldu. Ve Irak'ta çoğu kadın ve çocuk 25 binden fazla sivil kitlesel imha silahı arayıp bulamayan bombalar ve ülkedeki yabancı işgalinin kışkırtmaya devam eden kan banyolarında paramparça edildi.
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yansını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17 - Metis yayınları
Fikret Başkaya / Kapitalizm dahilinde işsizlik istisna değil kuraldır… Patronların ve devletlerin elinde ücretlilere karşı işsizlikten daha şiddetli bir zor aracı yoktur. Hiçbir fiziksel baskı, coplayan, göz yaşartıcı bomba atan vb. hiçbir polis gücü… Sadece bir saygınlık talep etme, insan yerine konulma olasılığını hayata geçirme iradesine karşı
Reklam
İnsan hayvanlar toplumumuzda, kendilerini Ezop’un masalındakine benzer durumda bulan, “diğer hayvanlar tarafından eziyet edilen” çok sayıda tavşan var. Son on yıllarda sayıları gittikçe artıyor ve görünüşe göre bu artış durdurulamıyor. Eşi görülmemiş konfor ve bolluğunun zaferiyle övünürken, sefalet, aşağılama ve onursuzlukla
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17 - Metis Yayınları, Dördüncü Basım, Mart 2017
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Siz hiç iki ucu da kötü olan tercih yapmak zorunda kaldınız mı? Hangisini tercih ederseniz edin bir kıvılcım kalbinize düşecek ve ateşe dönüp sizi ölüme kadar terk etmeyecek? Ne kadar kötü değil mi? Bu kitapta bu konu üzerinde yola çıkarak başlıyor. Strasbourg halkı sefalet ve yoksulluk içindeydi. Kilise tahıllar, biraları, sebzeleri stok yapıyor halktan ise vergi topluyordu. Zaten yoksul olan halk doğan çocuklarını ya yemek zorunda kalıyordu ya da böyle bir şeyin vicdan azabını çekmemek için göle atıyordu. Her şey bir gün Strasbourglu bir kadının açlıktan kendi çocuğunu yememek için çocuğunu göle atmasıyla başlar. Kadının içindeki kıvılcım canlanıp volkana dönüşünce yolda yürürken birden dans etmeye başlar. Yolda dans ede ede ilerlerken onu gören çocuğunun son kemiğini kemiren kadında dansına katılır ve bir saat içinde tüm ülkeye veba gibi yayılır. Piskopos ve başkan bu durum karşısında halkı başta kurtarmaya çalışırken bu dans salgının daha da kitlesel hale gelmesiyle gözden halkı gözden çıkarır. Onların ailesinden para alıp onları iyileştireceklerinin sözünü verirler. Fakat hepsini yok ederler. Aileleri gitmiş dans eden hastalarını yollarını gözlemeye devam ederler O sıralarda Martin Luther King bir bildiri yayınlar. Bildiri karşısında kilise korkuya düşer halkı düşündüğünü göstermek için zorla da olsa stok yaptıklarını ucuza elden çıkarırlar. "Umudunu kaybeden bir halkın hikayesi bu" diyen yazar hiç haksız değil. Bu kitabı herkes okumalı.. Edebiyatla kalın. Kitapla kalın....
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,516 okunma
Kitlesel sefalet, dünya nüfusunun· yüzde altısının bütün dünyanın ürettiği zenginliğin yarısını dokunulmazlıkla tüketmesi için yoksul ülkelerin ödediği bedelin adı.
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
55 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.