Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kızılderililer
Maddi varlıklara sahip olmak istemediklerinden, ne gururlu, ne hırslı, ne de açgözlüydüler. Gıdaları ne çok bol, ne mükemmel, ne de çöldeki Saints Pere'inkilerden daha zengindi. Genelde sadece utanılacak yerlerini kapatıp gezerlerdi. Bir buçuk karış uzunluğunda kareli pamuklu bir kumaşa sarınırlardı. Yatakları hasırdı ve ada İspanyolca’sında "hamak" denilen asılı filelerin ortasında uyurlardı.
"..Kristof Kolomb, seyahatleri boyunca bir seyir günlüğü tutmuştu. Bu günlük çok şey açıklıyordu. Bahamalarda karaya çıktığında, kendisini ve adamlarını iyi niyetle karşılayan Kızılderililerden söz ediyordu. Bunlar, Tainolar diye de adlandırılan Arawak yerlileriydi. İspanyolları başka dünyalardan gelmiş yaratıklar gibi gören Kızılderililer, sığ kıyıda, denizde yürüyerek teknelere yaklaşmış, ilk karşılaştıkları yabancılara çeşitli hediyeler sunmuşlardı. Kolomb, Arawakların barışçı ve yumuşak huylu insanlar olduğunu yazıyor ve 'silah taşımıyorlardı' diyor. 'Silahın ne olduğunu da bilmiyorlar. Onlara bir kılıç gösterdim, keskin tarafından tuttular ve ellerini yaraladılar.'
Reklam
1492'de bir yeryüzü cenneti olan İspanyol Adası'ndaki bütün insanların yok edilme siyaseti ve uygulaması Kolomb tarafından başlatıldı. Çağdaş bir etnologa göre, 1492'de 300.000 olması gereken ada nüfusunun üçte biri 1494-1496 arasında öldürüldü. Sağ kalan yerlilerin sayısı 1508'de 60.000 idi. 1548'de Oviedo (İspanyolların resmi fetih tarihi yazarı), adada yaşayan Kızılderililerin 500'ü bulduğundan kuşkuluydu.
Sayfa 10
Zenci:Ben Afrikalı değilim Ama atalarım Afrikada mutlu bir yaşam sürüyorlarmış Kristof kolomb denizyolundan Hindistana ulaşmak isteyip Amerikayı keşfettiğinde Kızılderililer ona renkli pamuklu bezlerini göstermişler Ondan sonra onlar açgözlülükle pamuğa saldırmışlar Ama pamuğu kendileri yetiştirmek cok güç gelmiş onlara O zaman bizi zorla Afrikadan alıp götürmüşler onlara pamuk yetiştirelim ve toplayalım diye.
Sayfa 149Kitabı okudu
Dünyanın geri kalanı için, darmadağın olmuş kültürlerin içinde doğanlar için, değişimi ve modernliği alış farklı biçimlerde ortaya kondu. Çinliler, Afrikalılar, Japonlar, Kızılderililer ya da Amerika yerlileri için, Yunanlılar ve Ruslar için, İranlılar, Araplar, Yahudiler ya da Türkler için modernleşme, sürekli olarak kendilerinden bir parçanın terk edilmesi anlamına geldi. Zaman zaman coşkuyla karşılandığında bile, hiçbir zaman belli bir burukluk olmadan, bir aşağılanma ve inkar duygusu olmadan yaşanmadı. Sindirilmenin tehlikelerini acıyla sorgulamadan. Derin bir kimlik bunalımına düşmeden.
1492'de bir yeryüzü cenneti olan İspanyol Adası'nın bütün insanlarının yokedilmesi siyaseti ve o siyasetin uygulanması, tek sorumlusu olan Kolomb tarafından başlatıldı. Çağdaş' bir etnologa göre, 1492'de 300.000 olması gereken ada nüfusunun üçte biri 1494-1496 arasında öldürüldü. 1508'de, sağ kalan yerlilerin sayısı 60.000 idi. 1548'de Oviedo (İspanyolların resmi fetih tarihi yazarı), adada yaşayan Kızılderililerin 500'ü bulduğundan kuşkuluydu..
Reklam
Kızılderililer fazla yürüdükleri zaman hemen bir ağaç altında oturur ve beklermiş. Nedeni sorulduğunda, ‘bedenimiz hızlandı, ruhumuz geride kaldı, ruhlarımızı bekliyoruz’ derlermiş. Kalp ve ruhunuzun yetişmesi için, günlük koşturmalar içinde kendinize aralar açmayı ihmal etmeyin.
Fetterman kıyımı Albay Carrington üzerinde derin bir etki uyandırdı. Kızılderililerin askerlerin gövdelerine, çeşitli yerlerine uyguladıkları işlemler albayı dehşete düşürmüştü -kesilip atılan eller,kollar;"karınların deşilip bağırsakların dışarıya dökülmesi vb. Albay Carrington bu vahşetin nedenleri üzerinde uzun uzun düşündü ve en sonunda bu konuya ilişkin bir deneme yazdı; denemesinde, Kızılderililerin,bir türlü kafasından atamadığı bu korkunç işleri yapmaya putperest bir inanç tarafından zorlandıkları felsefesini ileri sürüyordu. Ne var ki, Albay Carrington, Fetterman Kıyımı'ndan iki yıl önce meydana gelen Kum Deresi Kıyımı'nı görmüş olsaydı, aynı vahşet örneklerinin Albay Carrington'ın askerleri tarafından bu kez Kızılderililere uygulanmış olduğunu anlayacaktı. Fetterman'ı pusuya düşüren Kızılderililer sadece savaşmakta düşmanlarından öğrendikleri bir pratiği taklit etmişlerdi; ki bu günlük hayatta övgünün en içten bicimiydi.
Sayfa 149Kitabı okudu
Benim zavallı kızılderililer'in böcek sokmalarını iyileştirmekten başka işim yok mu?Ben doktorum, veteriner değil.
Her gün gitmeye başladım üst kata. Bir türlü cesaretimi toplayamıyordum. Bizim Semih'in bir sürü arkadaşı vardı. Bütün gün oturuyorlardı. Muhabbetleri iyiydi. Ben yanlarında olduğum için yapacakları eylemleri konuşamıyorlardı tabii. Bazen bir ikisi mutfağa çekilip fısıldaşıyorlardı. Hemen yanlarına gidiyordum, susuyorlardı. İki tanesi tam teröristti, resmen Kürt'tüler. Bir de övünüyorlardı bununla. İnsan en azından saklamaya çalışır, ben Kürt olsam kimseye söylemem mesela, kendi içimde halletmeye çalışırım o problemi. Ama bunlarda hiç utanma da yoktu, evin içinde herkesin duyabileceği bir desibelde Kürtçe konuşup bölücülük yapıyorlardı. Bütün bu tahriklere rağmen günlerce alttan aldım, "Gelin! Tek bayrak, tek millet, tek yürek olalım," çağrımı yineledim müteaddit kere. Dinlemediler. En sonunda dayanamadım, çektim bu ikisini karşıma, "Bugün Kızılderililer bile Türk oldukları kabul ettikten sonra siz kimsiniz de biz başka bir milletiz diye lüzumsuz çıkışlar yapıyorsunuz," dedim. Güldüler. "Üniter devlet yapısını sarsamazsınız lan," diye bağırdım. "Yiyorsa bölün! Kolay değil öyle o işler!" "Tam faşoymuş bu," dedi Kürdün biri. "Küçük Faşo," dedi öbürü. O günden sonra adım öyle kaldı, Küçük Faşo aşağı Küçük Faşo yukarı. Kendilerine taktıkları gibi bana da bir kod adı takmışlardı.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.