Bazı bazı çobanlar bir çamın ardında, bir suyun kıyısında, bir koyakta durup, dolana dolana gelen bir türkü dinliyorlardı. Öylesine bir türküydü ki bu, solukları tutuluyordu. Duyanı sarsıyor, titretiyordu. Vara vara vardım o kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözümden akan bu yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Herkesin bir derdi var, ama bizim gibi ağzı süt kokanlar her şeyden önce dünya çapında sorunlarla uğraşmaya kalkışır.
Sayfa 309 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
….Çünkü şöyle diyordu : “Halk dediğin, olabilecekken, özgür olmak istemeyen, çektiği aptal acılara aptal zevkler sayesinde katlanan ve bütün sosyal anlaşmalara uyan nir mahluktur. Koyunlar sürüsü ve çobanlar sürüsüdür. Onun ötesindeyse bireyler vardır. Bireyin halka duyduğu nefret daim olmalıdır.”
Sayfa 56 - Doğan KitapKitabı okudu
herhangi bir yerinde dünyanın çobanlar ateş yakıyordu hala.
Niyet
Babaannem bahçesine kendine yetecek, hepimize tadacak kadar sebze meyve diker. Her ne kadar “kendini yoruyorsun” diye söylensek de “ben mutluyum” dediği için onun o yeşillikler arasında usul usul dolaşmasına, güçlükle eğilip kalkmasına bir şey diyemiyoruz. Fakat itinayla dikiyor sebzelerini. Öyle her bulduğu boşluğa bir tohum bırakmıyor. Fasulyeler bir yana, domatesler başka yere, kabaklar kenara... Nedenini sordum bir gün. “Sevmezler birbirlerini...” dedi. Fasulye uzun oluyor, domatese gölge düşürüyor, güneşini kesiyor. Günebakanlar fasulyelerden uzun, onlar da ona gölge düşürüyor. Kabak ve asma birbirini sevmiyor, onları aynı tutmak lazım, asmanın altına nane diksek daha iyi... İnsanlar arasında da böyle. Birbiriyle geçinenler var, geçinemeyenler var. Her yere dikilebilecek, ara bulabilecekler var... Negatif ve kötümser olanlar var, duruşlarıyla, sözleriyle, kem bakışlarıyla senin ışığını kesiyor, yaşama hevesini emiyor... Kavgacılar var... Söylediğin her şeyi yanlış anlayıp seni tersliyor, kolundan tutup kavgaya çekiyor... Gülmeyi bilmeyenler var... Sana ve hayata sürekli çatık kaşlarla bakıyor. Tüm bunların gölgesinde yine de gülebilmek, öfkelenmemek, sakin kalabilmek, alttan alabilmek için sınanıyoruz. Gölge ediyor senin mutluluğuna. Gölge düşürüyorsa; ışığını alıyorsa, “niyetiniz uyuşmuyorsa” zorlamamak lazım. Arkadaşlık önemli evet, çok önemli... Gel gelelim, ondan daha önemli bir şey var: Niyet..
Etrafımda güneşle müzikten başka bir şey yok, yağmurkuşlarından bir orkestram, baştankaralardan bir korom var. Sabahları kervançullukları, “Kukuri! Kukuri!” diye ötüyor, öğle vakti ağustosböcekleri ve sonra çobanlar fifre çalıyor ve esmer güzel kızların bağlarda gülüştükleri duyuluyor.
Reklam
1.000 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.