Siz Hangi Ağaçsınız?
23 Aralık - 1 Ocak - Elma ağacı
1 Ocak - 11 Ocak - Köknar ağacı
12 Ocak - 24 Ocak - Karaağaç
25 Ocak - 3 Şubat - Selvi ağacı
4 Şubat - 8 Şubat - Kavak ağacı
9 Şubat - 18 Şubat - Sedir ağacı
19 Şubat - 28 Şubat - Çam ağacı
1 Mart - 10 Mart - Söğüt ağacı
11 Mart - 20 Mart - Ihlamur ağacı
21 Mart - Meşe ağacı
“Egoist bir biçimde ayrı duran ve göğe yükselen yalnız bir köknar ağacı gibi ayaktayım, gölgem yok, ve yalnızca orman kumrusu kuruyor dallarımda yuvasını."
İnsan olmak nedir?
Yıllardır ilkokul sıralarından beri bize sorulan, cevabı öğretilen bir soru var. İnsanı diğer canlılardan ayıran özellikler nelerdir?
En başında akıl ve irade sahibi olmamız gelir, ardından bize lütfedilen, kendi gözümüzde bizi dünyada hatta evrende en üst seviyelere taşıyacak "mükemmel" özelliklerimiz sıralanır.
Ama sinirlerime dokunuyor işte.Bir kalem ve defterle yalnız başıma dışarı çıkıyorum ve büyük bir köknar ağacının eteğine olanca ağırbaşlılıkla oturuyorum ve bir fındığı kemiren bir sincap gibi , düşüncelerin gelmesini bekliyorum. Fındığın içi boş ama.
Her ferdi düşünen, seven ve çalışan gerçekten dinamik bir
ailede bahçe sahibi olmak hoştur. İlkbahar, yaz ve sonbahar akşamlarında herkes gündelik görevlerini bitirip bahçede toplanır;
bahçe ne kadar ufak, çitler ne kadar birbirine yakın olursa olsun,
aile fertlerinin konuşmadan, hayallere dalarak başlarını kaldırıp baktıklarında koskoca bir gökyüzü parçası göremeyecekleri
kadar da yüksek değillerdir. Çocuk, gelecek için planlarını, asla
ayrılmak istemediği, en sevdiği arkadaşıyla birlikte oturacakları evi, dünyanın ve hayatın bilinmezliğini hayal eder; delikanlı,
sevdiğinin gizemli büyüsünü, genç annebur bir çocuğunun geleceğini
hayal eder; bir zamanlar dertli olan kadın bu dupduru saatlerin
derinliğinde, kocasının soğuk görüntüsünün ardında sancılı bir
özlem keşfedip ona acır. Bir damın üzerinde yükselen dumanı
seyreden baba akşam ışığıyla uzaklarda büyülü bir görünüme
bürünen geçmişinden huzurlu sahnelere dalar; yakında öleceğini düşünüp evlatlarının onun ölümünden sonraki hayatını hayal eder; böylece, ulu ıhlamur ağacı, kestane ağacı yada köknar
enfes kokusunu ya da kutsal gölgesini onlara bağışlarken bütün
ailenin ruhu inançla günbatımına doğru yükselir.
İnsan bu tepede
esen kuzey rüzgârlarının şiddetini,evin arkasındaki birkaç
köknar ağacının yana yatışından ve güneşten sadaka dilenir gibi bütün dalları aynı yöne uzanan bir sıra cılız çalıdan anlayabilir.
Anne, o gece penceresinin başına oturduğunda huzurluydu. Rüzgâr, kiraz ağacı dallarının arasında hafifçe esiyordu. Burnuna harika nane kokuları geliyordu. Çukurluktaki sivri köknarların üstünde yıldızlar parıldıyordu. Ağaçların arasından Diana'nın odasının ışığı seçiliyordu. Üniversiteden eve döndüğü gün, orada oturduğundan beri Anne'in ufku daralmıştı. Fakat üzerinde yürüyeceği yol sınırlanmış olsa da çevresinde sessiz mutluluk çiçeklerinin açacağını biliyordu. Dürüstçe çalışmanın, değerli amaçların, kafa dengi arkadaşların keyfi hep onundu. Doğuştan edindiği hayal kurma hakkını ya da düşlediği ideal dünyayı kimse elinden alamazdı. Hem isterse, yoldaki dönemeç de her zaman orada olacaktı!