Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hiçbir şeyi, evi, ailesi, kölesi, şehri olmayan biri nasıl oluyor da dingin ve memnun yaşayabiliyor? Evim, eşyalarım, kölelerim yok. Yer benim yatağım, eşim veya çocuklarım yok. Yer ve gökten, bir de kötü görünen bir kıyafetten başka bir şeyim yok. Yine de neyim eksik? Üzüntü ve korku hissetmiyorum, özgürüm. Tanrı'yı veya bir insanı ne zaman suçladım? Beni üzgün bir yüzle hiç gördünüz mü? Kişilerin karşısında korku içinde duruyorsunuz. Bu bir köle davranışı değil mi? Bana bakan biri, bir efendiye veya bir krala bakıyormuş gibi düşünmüyor mu?" Epiktetos
Sayfa 83 - Olimpos Yayınları, 4. Baskı: Ocak 2023. AnkaraKitabı okuyor
İnsanlarda site tutkusu olduğu müddetçe, kılık değiştirmiş bir yamyamlık hüküm sürecektir. Siyasi içgüdü Günah'ın doğrudan sonucudur. Düşüşün dolaysız maddileşmesidir. (...) İçlerindeki köle ya da tiran olma arzusunu kaldırın: Göz açıp kapayıncaya kadar siteyi yıkmış olursunuz
Sayfa 104 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Özgür olmak isteyen bir kişi, hiçbir şey istememelidir, başkalarına bağlı olan hiçbir şeyi arzu etmemelidir, yoksa kesinlikle bir köle olacaktır."
Sayfa 45 - Olimpos Yayınları, 4. Baskı: Ocak 2023. AnkaraKitabı okuyor
Kişinin sorumluluğu, sevgisi ve aşkı kendinedir. Seni var edeni bildiğinde anlarsın oluşun güzelliğini. Bak şimdi etrafına, gör, eyle alemi kendine uşak olduğunda anlarsın, var eden de olan da yok. Hepsi yansıma. Olma yansımaya ne uşak, ne köle ne de sevgili. Sonuçta bil kendini hep vardın ve olacaksın. Cennetin de, cehennemin de sende huşu bulacak. Yap kuruntu ol cehennem, mest ol alemde, ol cennet. Sınandım, oldum de...
Kızlar ya erkeklerin altında olmak, köle veya oyuncak olmak ya da erkeklerin üzerinde olmak, bir tür ilahi yaratık, bir melek olmak üzere yetiştiriliyordu. Kadınların erkeklerin yoldaşı ve eşiti olma ihtimaline doğanın hiçbir itirazı yokken bu, eğitim sistemini yönetenlerin aklının ucundan bile geçmiyordu. Huxley daha iyi bir dünya için atılacak ilk adımın kadınları özgürleştirmek olduğunu söyledi.
Dünyada dil mükemmel bir güçtür. Konuşan kişi, muktedir ve şiddetli olandır. İsimlendirmek, isimlendirileni uzak tutup bir ismin uygun formunda ona sahip olmanın şiddetidir. İsimlendirme, diğer canlıları, hatta dilsiz olduğu söylenen münzevi tanrıları dahi allak bullak eden bu endişe verici ve altüst edici tuhaflığı sadece insana verir. İsimlendirme, var olmamaya, bu hiçlikten bir güç devşirmeye ve bu gücü de doğayı işleyen, onun üzerinde tahakküm kurup ona güç uygulayan kararlı bir şiddete dönüştürmeye muktedir bir varlığa verilmiştir sadece. Dilin bizi takıntılı olduğumuz efendi-köle diyalektiğine fırlatıp atması bu şekilde olur. Efendi söz sahibi olma hakkını elde eder, zira ölüm riskini sonuna dek yaşanmıştır: Yalnızca efendi konuşur ve söz buyruktur. Köle ise sadece işitir. Konuşmak, önemli olan budur işte; yalnızca duyabilen kişi söze bağlıdır ve ancak ikinci planda olabilir. Fakat uyum; bu nasipsiz, tabi kılınmış ve ikincil yan, nihayetinde erk yeri ve gerçek tahakküm ilişkisi olur.
Reklam
Hangi kudretten aldın bu yaman gücü, söyle, Gönlümü nasıl köle ettin bunca kusura? Ne yaptın ki yadsırım neyi görsem gözümle, "Ant olsun," derim "güneş bürümez günü nura." Ne hünerdir kötüyü iyiye çevirmeyi Başarmak. Yaptığından artakalan süprüntün Bile kanıtlıyor bu ustaca yeteneği: En kötü işin, nice iyi işlerden üstün. Sana sevgime sevgi katmayı öğreten kim Görüp işittiklerim nefret gerektirirken? Başka herkes tiksindi ama ben seni sevdim; Sen onlar gibi olma, sakın iğrenme benden. Bende aşk yarattıysa senin değersizliğin, Benim daha çok hakkım olmuş demektir sevgin.
Sayfa 150Kitabı okudu
- Kendine hâkim olma tuhaf bir deyim değil mi? Kendine hâkim olan, kendinin kölesi olmuş olmuyor mu? Kendinin kölesi olan, kendinin efendisi de demektir. Aynı adam hem köle oluyor, hem efendi.
Gentle-men,
Atina'nın demokrasi diye cesaretle övündüğü şey, yalnızca ayrıcalıklı bir azınlık için söz konusuydu. Kölelerin yaptıkları işin özelliği kol işçiliğidir. Bilimsel deney de kol işçiliğine girer. Köle sahipleri böyle bir çabadan kendilerini uzak tutmaktaydılar. İşin garibi, bilim yapmak için zaman ayırabilenler de kölelerin efendileriydi. Bazı toplumlarda kibar anlamındaki "gentle", "men" (insan) denilen centilmenlerdi köle sahipleri. Bilime vakit ayırabilen yalnızca köle sahipleri olduğundan ve onlar da kol işçiliği yapmadığından, hemen hiç kimse bilim yapma olanağı bulamadı. İyonyalılar güzel araç gereçler üretebilecek yetenekteydiler. Fakat köle sahibi olma olanağı teknolojinin gelişmesini sağlayacak dürtüyü ortadan kaldırıyordu. Bu nedenle İyonya'daki büyük uyanışa (MÖ 600) yardımcı olan ticaret, kölelik kurumu yüzünden, iki yüzyıl sonra gerileyişin nedeni olmuştur denebilir. Tarihin büyük cilvelerinden biri söz konusudur bu olguda.
Sayfa 212 - Yedinci Bölüm - Gecenin BelkemiğiKitabı okudu
İnsanda kul olma özelliği vardır. İnsan, ya eşya ve menfaatlerine, ya da Rabbine kul olur. Rabbine kul olma, insanı nefsin menfaatlerine ve eşyaya köle olmaktan korur.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.