Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Güzel
sdfagrvsajdbluenoıfjhnguyu7ve8o5wgwşujmnvghyfub5ı4ouwnfhvdkyur7oh4w3829djiıeonc hlfvuxsdyıhrefjowpqdıoCK JÇHJRYL7G4I3OJŞFPKİQĞOÖKJ VYHBTR64U5P9R8302ĞL*,OÇKZÖJCNBHYR8EU5309ĞLOÇLXKJMGNHTULRJ439 MAALESEF YAZACAK BİŞEY BULAMADIM
Okunası bir Yeşilçam yok pardon: )) Yeşil Elmalar
Kitabın ilk kısmı olan Yeşil Elmalar insanı içine çeken, sürükleyici bir romandır. İkinci kısım ise Yaşamak Hakkı daha çok siyasi görüşlerin belirtildiği akıcı bir dille yazılmış Nazım Hikmet'in hapse girmesi sebebiyle yarım kalmıştır.
Yeşil Elmalar romanı bana Murat Menteş'in dublörün dilenmasını anımsattı.
Aşk, birbirine çok benzeyen iki adam Halit Cemil, Göksel'in yerine geçer. Göksel Ayşe ile evlidir ama Halit Cemil Ayşe'ye aşık olmuştur.
Hikaye böyle devam eder gider. Bir ara Yeni Gine'ye kadar uzanır hikaye tabii.
Yaşamak Hakkı romanı, İspanya' da Franco' nun yönetime el koyma sürecinde geçer.
Romanın 1. Bölümü kızı ve damadıyla yaşayan bir adamın bir süre ortalardan kaybolan faşizm destekçisi oğlunun eve geri dönmesi ve sosyalist damatla yaşanan gerilim üzerine sahnelenen olay anlatılır.
Romanın 2. Bölümünde bir ressam ve cambazın arkadaşlarıyla oturdukları kafede faşizm karşıtlığı üzerine konuşmaları yer alır. Roman yarım kalmamış olsa belki de bu konuşmalar romanın çekirdeğini oluşturabilirdi. Roman, Nazım hapse girdiği için yarım kalıyor, daha sonra da tamamlanmıyor veya tamamlanamıyor.
Zar Adam'a geçmiş olsun ziyaretimden bir kesit
Öncelikle kitabın yazarı Luke Rhinehart'a bu kitabı zorla yazdırdıkları için üzüldüğümü dile getirmek isterim zira bu kitabı birisi oturup kendi özgür iradesiyle kaleme almış olamaz. Arkadaşlar en olumlu eleştirimi sunacağım sizlere: Bu kitabı okumanıza gerek yok, ne yapacaksınız okuyup. Bu kitabı okumak yerine yirmi kez Gogol'un Palto'sunu okuyabilirsiniz. Kitabın dünya üzerinde herhangi birisine herhangi bir şey katma ihtimali yok. Bakın olumlu bir bakış açısıyla eleştiriyorum kitabı. Eğer kitap 4 sayfa falan olsaydı okuyun derdim ama maalesef 464 sayfalık bir kitap. Hocam okumayın, 464 dakika aralıksız Nesrin Sipahi dinleyebilirsiniz onun yerine bunu öneririm. Yazar Luke Rhinehart'a sonsuz saygı duyuyorum ve tekrar başına gelenler için üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Her kitap okunacak diye bir kural yok, insanlık olarak üzmeyelim kendimizi.
Okumanızı tavsiye ederim
Çocuk kitabı gibi olsada çok maceralı ve eğlenceli gidiyor bana göre. Sevdim kitabı. Aslında bu kitabı daha küçük yaşta iken okumak istiyordum ama alamamıştım. Şimdi kitap elimde çok severek okuyorum
Anlatımı akıcı ve etkileyici bir kitap. Liseye giderken okunması gereken kitaplar arasında vardı. Üzerinden çok zaman geçmesine rağmen hala konusunu hatırlıyorum. Bende iz bırakan kitaplardan biriydi.
·
Puan vermedi
Keşke 45 - 65 yaş arası teyzelere ve amcalara hitap eden bi facebook grubum olsaydı da orada bu kitaptaki hikayelerden birini yazıp altına da LÜTFEN 1 KERE PAYLAŞ yazsaydım. Çünkü seviye o. Gerçeklikle arası Haginin monacoya attığı golde kaleye uzaklığıyla aynı. Yağlı vıcık vıcık hikayeler. Hikayelere şöyle bi tekrar göz gezdirdim acaba okuduğum dönem mi böyle hissettim diye ama yok. İki hikaye okudum kaşıntı bastı her yerimi. Ama yazan adamdan Allah razı olsun. Uyku problemleri çektiğim bir dönem okul zoruyla konferansına katılmıştım. Size yemin ederim fight clubda bobun memelerinde ağladıktan sonra bebekler gibi uyuyan edward norton gibi uyudum.
Gerçek hayat bu değil arkadaşlar. Sözlerimi çok sevdiğim bir sözle bitirmek istiyorum.
"Tehlikesiz yaşamak isteyenler intihar etsin. Hayat ve kâinat tehlikelerle doludur..."
Kendine Hoş Geldin kitabında geçen konu genel olarak yazarın geçmişteki yaşadığı bazı insanların onu terk etmesiyle veya onu geri çevirmesiyle onlara karşı olan güvensizlik. 160 sayfa olan kitapta güzel bulduğum yerlere genel olarak 10 sayfada 1-2 defa denk geldim. Kitabı beğenenler olacaktır tabi ama genel olarak bana hitap etmeyen bir kitap olduğu için maalesef genel olarak yorumlarım olumsuz olacaktır. Okumanızı tavsiye eder miyim bilemiyorum ben bitirirken zorlanarak bitirmiştim bu kitabı, yine de siz bilirsiniz bunlar benim kendi düşüncem. Neden beğenmediğime gelecek olursak yazar kitabın yarısından fazlasında aynı konudan bahsetmiş, 'kendin olup başkalarına güvenmemek'. Kendin olma kısmını aslında oldukça güzel açıkladığını söyleyebilirim ama her seferinde üstüne basarak başkaları için değilsin yalnızca sensini kitabın çoğunluğunda söyleyince sıkılmaya başladım ve zorlanarak bitirdim kitabı.
Kitabı okuyacaklara iyi okumalar dilerim.
İçeriğe dair
(Birazcık kitap içerisindeki cümlelerden bahsedeceğim, spoiler içerebilir.)
Kitap iyi güzel gerçekten beni çok derinden etkiledi hayretler ve şoklar içerisinde okudum ama bir cümle ki, o da şu şekilde, '' Sırp komşularımızın böyle olduklarını bilmezdim. Koynumuzda yılan beslemişiz. Beraber büyümüştük bize ihanet ettiler. '' kitap içerinde şu cümlenin kaç defa geçtiğini hatırlamıyorum 100 falan mı?? Bir de bütün soykırımı sadece kendisi yaşıyormuş gibi diyaloglar vardı. Ay ben naparım ben öldüm benim ruhumu aldılar gibi. İyi hoş da herkes yaşıyor o soykırımı. Bu tarz benli merkezli konuşmalar beni sıkıyor genel olarak. Çok etkilendim onun dışında kitaptan ve çok hızlı okunan, bildiğimiz su gibi akan bir kitap ama aynı cümlelerin tekrarı çok fazla olduğu için bir miktar yordu ama onun dışında süper. Herkesin bir kusuru vardır değil mi :')) Sinan Akyüz genel olarak sevdiğimiz bir yazardır, anı yaşatan bir yazar. Sağ olsun, ziyan oluyoruz okurken :')
Bilmiyorum ama bu kitaba herkes bayılmış ,ama ben bir türlü sevemedim açıkçası çok uçuk kaçık şeyler varmış gibi geldi.Baş karakter Ela'dan nefret ettim.sanki güçlü göstermeye çalışılırken daha kötü olmuş gibi geldi.Ama okunulabilir.evet okurken keyif aldım bir günde bitti zaten.bir çok kişiye de okuma ya teşvik eden bir kitap sanırım
Yazardan okuduğum ikinci kitap masumiyet müzesi. Kırmızı saçlı kadın ile aslında aynı kurgu fakat yazar karakterleri ve mekanları değiştirmeyi başarabilmiş. Evet bir dönem kitabı, bunu anlatmak da oldukça başarılı Orhan Pamuk. Anlatım ve üslup da akıcı ve sade. Benim beğenmediğim nokta yazarın aşk diye sadece yaşadıkları cinsel ilişkiyi anlatması ve anlatırken “tam bir erkek” bakış açısı ile anlatması, edebi bir üslup yok sanki bize bunları sokaktaki biri anlatıyor. Füsun takıntı haline geliyor bunu da aşırı betimleme ile okuyoruz. Abarttığı betimlemeler beni çok sıktı. 500 sayfa Füsun’u ve eşyalarını okuyoruz sadece!
İzmir Mavisi-Kitap Yorumu
Güzel bir hayatı olan Servet, karısı ve çocuğuyla güzel bir yaşam sürmektedir. Güzel bir işi, arkadaşı vardır. Lakin bir gün hayatı tepetaklak olur. Arkadaşını kaybeder, kaza geçirir, hafızasını kaybeder ve nicesi... Daha ne olabilir dedikçe hem daha fazla bir şeyler oluyordu. Servet'in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Her sayfası olaylarla dolu olduğu için spoiler vermemek için uğraşıyorum. Bu kadar fazla olayın olması da birazcık beni irite etti açıkçası. İzmir güzel şehir. Ve yazarımız da İzmir'i baya seviyor gibi. Kitabın sonu ise yazardan beklenilecek gibiydi. Okumaya yeni başlayan genç yetişkin bireyler için gayet ideal bir kitap. Keyifli okumalar.
Neyse ki Dostoyevski'nin , Öteki/Öteki Ben/İkiz gibi isimleri olan kitabını da bitirdim ve incelemesini yazabiliyorum. Neymiş, Dostoyevski'ymiş de, insan psikolojisinden en iyi o anlarmış da. Bakıyorum diğer incelemelerine kitabın, yere göğe sığdıramamış herkes. Ne alakası var kitabın Dövüş Kulübü ile. Altı üstü bir devlet memurunun maceralarını
