“O zavallı, modernlik öncesi insanların çıldırmış, kötü ve sefil durumda oluşlarına şaşırmamak gerek. Dünyaları; rahat yaşamalarına, akıllı, erdemli ve mutlu olmalarına izin vermiyordu. Anneler ve âşıklar, uymak üzere şartlandırılmadıkları yasaklamalar, baştan çıkaran ihtiraslar ve yalnız pişmanlıklar, salgın hastalıklar ve sonsuz yalnızlaştıran acılar, belirsizlikler ve yoksulluk; işte bütün bunlar onları güçlü hislere zorluyordu. Böyle güçlü hislerle (güçlü ama tek başına; umutsuz, bireysel bir yalnızlık içinde), nasıl istikrarlı olabilirlerdi?”
ben düşüncelerin, sözlerin ve seslerin aldırmazlık
dünyasından geliyorum
ve bu dünya yılan yuvasına benziyor
ve bu dünya
öyle insanların ayak sesleriyle doludur ki
seni öpüyorken
kafalarında seni asacakları urganı örüyorlar
selam ey masum gece