"Bazen düşünüyorum da dünyaya gelmek bir afetken sonra bu memlekette Üstelik kadın olarak doğmanın dayanılmaz azabına nasıl tahammül ettiğime hayret ediyorum" .
"Gerçek şu ki biz her şeyde olduğu gibi terbiye ve evlilikte de körü körüne aymazlık ve karanlık içinde düşünmeden sersemler gibi şuursuzca hareket ediyoruz ve böylece bize
Çok tatlı bir kitaptı. Çabucak okuyup bitirilebilecek bir kitap. Üç günde bitirdim ve kesinlikle çok sevdim. Karakterler çok samimi ve içtendi. Abartı denilecek ve garipsenecek hiçbir şey yoktu kitapta. Kitap tamamen bizdendi. Ecrin ve ailesi, Ecrin ve Cemil Meriç'in uyumu çok güzeldi. Kitapta günümüz bazı kitap okuma gibi, klasik kitap ve gençlik kitapları okuyan kesimin ayrışmasını, o kesimlerin haklı ve haksız taraflarını görüyoruz. Eğlenceli, içten, bizden, iki günde okunulabilecek, çok tatlı bir kitap istiyorsanız bu kitabı okuyun.
Âşık, yaşadığı aşk duygusundan öylesine hoşnuttur ki, aslında, içten içe vuslatı da reddeder. O, bir başına yaşadığı aşk duygusunu yaşamaya taliptir. Bu durumu dünya edebiyatında en uç noktada Fuzuli belirtmiştir. Onun: “aşk derdiyle hoşem el çek ilacından tabip” deyişi tam da bu durumun ifadesini ortaya koyuyor. Onun Leyla ile Mecnun mesnevisi bu halin hikâyesinden ibarettir. Mecnun aslında Leyla’ya kavuşma imkânını ele geçirdiği her seferinde, bizzat kendisi bu imkânı ve fırsatı kullanmayı reddeder. Kâbe’de aşkının çoğalması için dua eder, oysa kendisinden beklenen derdinin izalesi için dua etmesidir.
Roman hikayedeki Rasim'in arkadaşı aracılığı ile işe girmesiyle başlar. Romanın esas konusu Rasim'in iş yerinde tanıştığı sessiz, kendi halinde ve insanların küçümseyerek aşağıladığı Raif Efendi'nin gençliğinde okuması için Almanya'ya gönderdiğinde yaşadığı olaylardır.
İnsanın insana duyduğu en kuvvetli his neydi? Sevmek bu hissi tanımlayacak kadar kuvvetli bir kelime mi ? Arzular ve istekler ne kadar net ve aşikarane...
SPOILER: kitabın son cümlesi
çevirmenler neden çeviri yaparken bu kadar zorlanıyorlar anlamakta güçlük çekiyorum. kitabın türkçesini okurken aynı zamanda ingilizce versiyonunu da telefonuma indirdim aralarındaki farklara bakmak için. öncelike kitabın orjinal adı "reason to breathe" bunu "tut elimi" diye çevirmenin arkasındaki mantığı keşke anlayabilsem. kitabın çevirisinde son cümlesi ise "aşkın ve kaybın dengesinde, uğruna mücadele edeceğim şeyi aşk belirledi ve eğilip fısıldadı kulağıma: tut elimi..." peki, orjinaline baktığımzda ise son cümle "in the balance of love and loss, it was love that made me struggle to… breathe." aradaki büyük fark çok sinir bozucu hikâyenin gidişatını değiştirecek şekilde görmeden geçilemeyecek bir fark. yani kulağa fısıldamak el tutmak falan ne alaka? her neyse kitabın kapağına gelecek olursam yemin ederim ki 3. sınıfta daha iyi projeler hazırladığımı söyleyebilirim. üçlemenin her kitap kapağında farklı bi renkte font kullanılmış ve kötü bir editleme yapılmış. kitabı kapağına bakıp yargılamamak isterdim ama içerikle kapak arasında bir bağ kuramıyorum. bunların hepsine rağmen kitap gayet güzeldi. bazı yerlerde çevirmene olan sinirimden dolayı kitabı kenara bırakıp ara vermek zorunda kaldım ama anlatılan hikâye gayet samimi ve sürükleyiciydi. basit bir dil kullanılmıştı ve sıkmadan ilerliyordu. zaman atlamaları çok yaşanıyordu ve bunun beni rahatsız etmesini beklerdim aslında ama yazarın gereksiz ayrıntılar üzerinde durmaması bu tür bir hikâye için mantıklıydı.
Ahmed arif'in güzel sevdası Leyla Erbil'e olan aşkı okurken bazen güldüm bazen hüzün çoğunluk hüzün yalın tertemiz sevdası. İnsanın içinde burukluk bırakıyor uzaktan sevmeyi ne güzel anlatmış her ne kadar Leyla Erbil aşkına cevap vermesede Ahmed arif çok güzel sevmiş güzel.
Keyifle okuna bilecek bi kitap keyifli okumalar.
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma